Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Bağımlı kişilik bozukluğu olan bireyler kendileri hakkında çaresizlik hissine sahiptir ve bundan dolayı yaşamsal ihtiyaçla­rını ve mutluluklarının kaynağını sağlayacak daha güçlü bir figüre bağlanmayı deneyen bir kişi portresi çizerler.

Kendine bakışı: onlar kendilerini yoksul, zayıf, çaresiz ve yetersiz olarak algılar.

Başkalarını algılayışları: Başkalarını besleyen, destekleyen, yetenekli ve güçlü bir "bakıcı" olarak görürler: "Karmaşık ilişkilerden" uzakta kalan ve sonuç olarak sosyal destek kaza­namayan çekingen kişiliğin aksine bağımlı kişilik, güçlü figür ulaşılabilir olduğu sürece işlevselliğini sürdürebilir.

İnançlar: Bu hastalar "yaşamak için diğer insanlara (özel­likle güçlü olan kişiye) ihtiyacım var" fikrine inanırlar. Bunun dışında mutluluklarının böyle bir figüre sahip olmaya bağlı olduğuna inanırlar. Destek ve cesaret verilmesinin yarıda ke­silmediği sağlam bir akışa ihtiyaç duyduklarına inanırlar. Ba­ğımlı bir hastanın şunu ifade eder: "Bir erkek olmadan yaşa­yamam" veya "sevilmediğim zaman asla mutlu olamam".

İnançların hiyerarşisi açısından onların çekirdek inancı "ben tamamen çaresizim" veya "ben tek basmayım" şeklindedir. Koşullu inançları "eğer yetenekli birine ulaşabiliyorsam, ancak o zaman işlevsel olabilirim", "eğer terk edilirsem öleceğim", "eğer sevilmezsem her zaman mutsuz olacağım". Aracı inanç­lar "baleciyi gücendirme", "onun yakınında kal" gibi zorunlu­luklardan oluşur, "onunla bağ kurmak için itaatkâr ol" gibi mümkün olan en mahrem ilişkiyi sağlamak için gerekli emir kiplerini içerir.

Tehdit: Ana tehdit veya travma terk edilme ya da redde­dilmeyle ilgilidir.

Strateji: Onların ana stratejisi bağımlı bir ilişki oluşturmak­tadır. Bunu kendilerini güçlü bir figürün hakimiyeti altına so­karak ve bu kişiyi memnun etmeye çalışarak sık biçimde ya­parlar.

Duygulanım: Temel duygulan olan anksiyete, bağımlı iliş­kide oluşabilecek bir kesinti hakkında duyulan bozulmaya da­yalıdır. İlişkinin gerçekte zorlandığını algıladıklarında periyo­dik olarak yükselen anksiyete düzeyini yaşamaktadırlar. Eğer güvendikleri figür yok olursa, depresyona gömülürler. Diğer taraftan da, bağımlı dilekleri yerine getirildiğinde hoşnutluk (öfori) ve zevki tadarlar.

A.T. Beck Kişisel Bozuklukların Bilişsel Terapisi Litera Yayıncılık