Bir Yakınım Alkolik Ona Nasıl Yardımcı Olabilirim?

alkol bağımlılığı antalya psikiyatristAlkolizm bütün aileyi etkileyen, aynı zamanda aile tarafından etkilenen bir hastalıktır. Hatta alkolizm için "aile hastalığı" diyen yazarlar da vardır. Tedavide de aileye önemli roller düşer.Alkolikler genellikle tedaviye istekli değildir. Bazı hekimlerin " alkolü bırakmayı kendisinin istemesi lazım Aksi halde bir şey yapılamaz"....>

TEDAVİYE NASIL YÖNLENDİREBİLİRİM?

Alkolizm bütün aileyi etkileyen, aynı zamanda aile tarafından etkilenen bir hastalıktır. Hatta alkolizm için "aile hastalığı" diyen yazarlar da vardır. Tedavide de aileye önemli roller düşer.

Alkolikler genellikle tedaviye istekli değildir. Bazı hekimlerin " alkolü bırakmayı kendisinin istemesi lazım. Aksi halde bir şey yapılamaz" şeklindeki sözleri anlamsızdır. Zira alkolik olduğunu ve tedaviyi kabul etmemek, alkolizmin neredeyse ayrılmaz bir parçasıdır. Hastayı tedavi için motive etmek de tedavicinin görevidir. Bunun belli teknikleri vardır. Prochesk a ve De Climente'nin "değişim evreleri" teorisinden yola çıkarak oluşturulan "motivasyon artırma terapisi" birkaç görüşmede kişin in alkolü bırakmaya yönelmesini sağlayabilmektedir. Bu da tedavinin en önemli basamağını oluşturur. Alkolik yakınlarına düş en görev, hastayı doktora yöneltmektir.

Çoğu zaman bunu da yapmakta zorlanırlar. Ancak bu zorlanmanın nedeni genellikle, yanlış strateji izlenmesidir. Alkolikler genellikle "dibe vurmadan" yani ciddi olarak bir şeyler kaybetmeden alkolik olduklarını kabule yanaşmazlar (ya da sırf çevrelerindekileri susturmak için alkolik olduklarını söyler, ama bunu değiştirmek için hiçbir ciddi çaba harcamazlar). Ciddi kayıp ailesi, işi, sağlığı, sosyal statüsü ya da saygınlığı ile ilgili olabilir. Genellikle önceleri bunlardan biri etkilenir, fakat gider ek hayatın her alanı etkilenir. Önemli olan, alkolik kişinin, her şeyini kaybetmeden bu süreci fark edip durdurması, yani alkolü bir akmasıdır. Alkolik yakınları, onun içmesini farkında olmadan destekliyor olabilirler. Çünkü ailelerinin alkolik hastayı destekleyen (sorunlardan koruyan) tavrı, onun dibe vurmasını ya da dibe vurduğunu fark etmesini engeller. Örneğin alkolik parasız kalır, annesi para verir; karakola düşer, babası kurtarır; hasta olur, eşi hastaneye götürür vs.

Alkolün olumsuz sonuçlarıyla hasta değil hep ailesi ve yakınları yüz yüze gelir. 0 ise alkolün verdiği sarhoşluğa sığınıp tüm sor unlarını inkar eder ya da hep başkalarını suçlar. Oysa bu sorunları kendisi karşılamak zorunda kalsa, alkolü bırakma gereği hisseder. Alkolik hastanın yerine dertleri ve sor unları omuzlayan aile alkolü bırakması için sürekli olarak alkolik kişiye baskı yapar. Alkolik kişi de bu baskıyı içmesinin nedeni olarak gösterir. "Karımın dırdırından, ailemin baskısından dolayı içiyorum" bahanesini sık duyarsınız. Oysa "dırdır ve baskı" dediği alkole karşı tepkidir.

İşte bu durumda bir kısır döngü yaşanmaktadır. Yani alkolün kötü sonuçlarını sırtlayan aile bireyleri, hastanın bunlarla yüzleşmesini aslında engellerken; yaptıkları baskıyla hastanın stresini daha da artırırlar. Bir bebek gibi korunup kollanan alkolik de alkolü bırakması için bir neden göremez. Ne de olsa zevk aldığı bir şeyi yapmaktadır ve O'na göre her şey yol unda gitmekte, sadece yakınları bazı şeyler i abartmaktadır. Yapılması gereken, alkolizminden ve son uçlarından sadece kendisinin sorumlu olduğunu alkolik kişiyle açık açık konuşmak ve O'nun bazı şeylerle karşılaşmasını engellememektir. Bir bakıma, alkol aldığı zaman, alkoliği yalnız bırakmakta yarar vardır.

Sarhoş olunca kimsenin kendisini yatırmaya götürmeyeceğini bildiği ve bir kaç kez uygunsuz yerlerde uyandığı zaman ya da alkol alıp rezalet çıkardığında kimse kendi yerine özür dilemeyeceği için icabında kötü muameleye maruz kaldığında, alkolü bırakmak için kişide daha büyük bir azim oluşabilir. Diğer türlü kendisini bir bebek gibi yakınlarının bakımına terk eder. Alkolün bütün sorumluluğu o kişinin omuzlarına verildiğinde içmemesi için de eski kısır "baskı ve dırdırlara" gerek kalmaz. Yani kişiye "istiyorsan iç ama alkolden dolayı olacak hiç bir şey için bizden yardım bekleme" ifadesinde bütün çevresi söz birliği etmelidir. Ailede sadece bir kişi bunu söylerse, o günah keçisi ve kötü insan haline gelir. Üstelik de diğer kişiler benzer tavrı devam ettireceği için bunun anlamı kalmaz.

Örneğin sadece eşi bunu söylese ve yapsa, ama babası ve arkadaşları aynı tavrı sürdürmeye devam etse bunun yaran olmaz. Çoğu zaman aileler etrafa mahcup olmamak için her şeye katlanır ama bu şek ilde sorunlar müzminleşir. Alkolik yakınlarına düşen rol hastayı bu konuda uzman bir hekime yönlendirmektir. Hasta yakınlarının sık yaptığı bir hata da onu alkolik olduğuna ya da alkolizm için tedaviye girmeye ikna etmeye çalışmaktır. Yıllarca bunun için uğraşıp sonuç alamaz ve yorgun düşerler. Oysa yukarıda da söz ettiğimiz gibi bu iş hekimin vazifesidir. Hasta yakınları boşuna "doktorluk" yapmaya çalışıp kendilerini de yormamalıdır. İlişkilerini daha fazla germekten başka bir işe yaramaz.

Alkolik yakınları öncelikle kendi aralarında bu konuyu ciddi biçimde konuşup fikir birliğine varmalıdır. 0 kişinin hayatındaki birinci derecede önemli kişiler: eşi, anne ve babası, kardeşi, yakın ilişkide olduğu herhangi başka bir akrabası, yakın arkadaşı vb. kişiler bir araya gelmeliler ve bildiklerin i birbirlerine aktarmalıdırlar. Hastanın hal en alkol ya da uyuşturucu problemi olan yakınları ya da arkadaşları bu gruba alınmam alıdır. Böyle bir ön hazırlığın birkaç amacı vardır. Öncelikle problemin boyutları herkes tarafından daha iyi anlaşılır.

Çoğu zam an bağımlı kişi yaşadığı sorunları çevresinden saklar ya da bahaneler üretir. Örneğin işten çıkarılmasının nedeni patronun kendisine takmış olmasıdır (aslında temel neden alkol nedeniyle işe geç gelmeler, sık izin almalar, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğuna bağlı iş veriminin bozulmasıdır). Bu toplantıda evde, işte, arkadaş çevresinde alkole bağlı yaşanan problemleri hasta yakınlarının hepsi öğrenir, herkeste eksik olan bilgiler bir araya getirilmiş olur. Bu ön hazırlığın ikinci amacı söz birliği etmektir. Alkolik kişiyle bir kişi tek başına mücadele etmeye çalıştığında, o kişi "kötü" ilan edilir. Hasta onun da kendisiyle uğraştığını iddia etmeye başlar. Bağımlı kişi kendisiyle ayrı konuşan yakınlarını birbirine düşürebilir. Bazen bu kişilerden biri, bir kahraman gibi ortaya atılır, bağımlı kişiyi kurtarmak için kendince çok mücadele eder, ondan sözler alır. Ama bir süre sonra bunların hiçbir işe yaramadığını görerek tamamen çekilir. Önemli olan dengeli bir biçimde herkesin aynı şeyi söyleyerek bağımlı kişiye yaklaşmasıdır.

Bir az önce söz ettiğimiz hasta yakınları grubu, ikinci aşamada bağımlı kişiyi karşılarına alıp, tercihen hep birlikte konuşmalıdırlar. "Alkolizm" vb tanılar koymaktan kaçınarak sadece problem alanları dile getirilmelidir. Örneğin: "uykun ve konsantrasyonun bozuk, sinirlisin, bazı zamanlar titremem elerin oluyor" gibi şeyler söyleyerek bağımlı kişinin de inkar edemeyeceği belirtileri "sebepleri üzerinde durmadan" öne sürmeli ve ardından "biz senin durumundan endişeleniyoruz. Seni seven ve iyiliğini isteyen bu kişilerin hepsi de senin bir doktorla görüş- men gerektiğini düşünüyor. Biz bunların neye bağlı olduğunu bilmiyoruz, belki de hiçbir şeyin olmayabilir. Ama bizi rahatlatmak için de olsa bir doktorla görüşmelisin" denmelidir. Hekime önceden kısaca bilgi vermek yararlı olabilir.

Gör üşmeye gidilirken de mutlaka bu kişilerden, en azından birkaç tanesi hastaya eşlik etmelidir. Hekimin yanında, hastanın hayatındaki sorun alanlarının tek tek gözden geçirilmesi ve hasta yakınlarının hekime verdiği bilgiyi hastanın da dinlemesi yararlı olur. Bağımlı kişi, normal yaşamında (doktorun yanında değilken) böyle bir konuşmayı çoğu zaman sonuna kadar dinlemeye tahammül edemez ve genellikle buz ursuzluk çıkarır.

Ya da yeterli destek verilmeden yapılan böyle bir konuşma bağımlı kişinin suçluluk duygularını artırarak tekrar alkole yöneltebilir. Bu nedenle görüşme sır asında hastayı suçlar pozisyonuna girmemeli, onun için kaygılanıldığı dile getirilmeli ve kurtuluş ümidi verilmelidir. Bazı alkolik yakınları, özellikle eşler, alkolizmden kendileri sorumluymuş gibi suçluluk hissederler. Bu nedenle kendilerini paralama derecesinde, bir kurtarma çabasın a girebilirler. Bu tür eşlerde depresyon sık görülür. Bazı alkolik yakınları ise bu tutum un tersine, konuyu o kişiyle herhangi bir şekilde konuşmaktan bile kaçınır, "fazla içiyorsun" bile demekten korkarlar. Bu da hiçbir şeyi çözmez.

Alkolik eşleri, Al-Anon gruplarında duygularını ele alıp uygun davranışları geliştirmeyi öğrenebilirler. Böylece hem kendilerine, hem de eşlerine daha yararlı olurlar. Alkolik çocukları için de Alateen adlı kendine yardım grupları bulunmaktadır. Bunlara devam edilmesi yararlıdır. Aile yaklaşımı içinde disulfiram (Antabus) isimli ilacın kullanımı da yararlı olabilir. Disulfiram kullanan bir kişi alkol aldığında etanol-disulfiram reaksiyonu adı verilen şiddetli bir tablo: bulantı, nefes almada zorluk, yüz kızarması, göğüste sıkışma gibi belirtiler oluşur. Kişi bu riski bildiği için ilacı alırken canı çok çekse de alkol almaz. İlacın etkisi, bırakıldıktan sonra 1-2 hafta daha devam ettiği için, kişi alkol almaya karar verip ilacı kesse dahi beklemesi gerekir. Bu sürede alkole yeniden başlama kararını gözden geçirecek uzun zamanı olur.

Bu ilacın hasta bilmeden yiyeceklerine katılması son derece tehlikelidir, ölüme dahi neden olabilir. Alkolik hasta doktor kontrolünde, bir yakınının gözetiminde bu ilacı almalıdır. Disulfiramı herhangi bir ilaç gibi alması için hastanın eline reçete verildiğinde genellikle bir süre sonra bu ilacı almayı unutur ya da ihmal ederler ve bir süre sonra içmeye başlarlar. Bu nedenle alkolik kişi ekonomik, sosyal, aileyi vb herhangi bir kriz yaşadığında yardım koşulu olarak (doktor kontrolünde) disulfiram alması şart koşulabilir.

Örneğin para yardımı, eşin evde kalması, yeni bir işe giriş vb destekler düzenli disulfiram kullanması karşılığı yapılabilir. Disulfiramı bir aile bireyinin gözetiminde düzenli olarak aldığı sürece ailesi desteğini sürdürecektir. Ancak ilacı almadığı anda önceden belirlenen bazı müeyyideler uygulanacaktır: maddi desteği kesme, babaya ait evde daha fazla oturmasına izin vermeme vb. Böylece mücadele alkolden ilaç üzerine kaydırılmış ve bir basamak öteye çekilmiş olur. Hasta ilacı bıraktıktan sonra yaklaşık 1 hafta daha alkol alamayacağı için kriz durumlarında zaman kazanılmış olur.

Doç.Dr. İlhan YARGIÇ / İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavisi Programı Yöneticisi