Çocuk ve Kitap

Tarihte insanların tanıştığı ilk kitle iletişim aracı kitap olmuştu ve 1550Merden 1950Tere kadar en etkili kitle iletişim aracı olarak kalmıştı denile­bilir. Zaman zaman kitabın çok fazla yönlendirici olması, ya da yazarların za­man zaman toplum tarafından genel kabul görmeyen düşünce ve uygulamaları savunması açısından iyi kitap-kötü kitap tartışması yapılsa da toplumun ve özel­likle çocukların kitap okumaya özendirildikleri de bir gerçektir. Kitap, hem günceldir, hem de eskir. Kimi eserlerin klasikleşerek günümüzde bile geniş kitlelerce sevilerek okunması, kitapların aslında ne denli etkili olduğunun kanı­tıdır. Yine de belli bir zaman için iyi olarak kabul edilen bazı eserlerin, değişen sosyal yapılar ve yargılar nedeniyle daha sonra eleştirildiği de olmuştur.

Ernest Schulea çocuğun okumasıyla ilgili şöyle eleştiriler getirmektedir: "Çocuk, okuma tutkusuna kapılır, artık başka hiçbir şey çekici gelmez. Oyun oynamak, güzel hava, parlak gökyüzü, paten kaymak, her şey birdenbire kitaplarca serilen büyülü dünyanın ardında kaybolup gitmiştir. Her türlü gazete, der­gi, vs. yutarcasına okunmaya başlanır. Okuma delisi olmuş çocuğun kocaman açılmış gözleri, arzu ve ihtirasla gerilmiş yüz hatları, neredeyse açlıktan ölmek üzere olan bir adamın önündeki yiyeceklere hızla saldırmasını andırır.”

Kitle haberleşme araçlarının Türkiye'de yaygınlık kazanışı ve gelişimi farklı tarihlere rastlamaktadır. 1727 yılında ilk Türk Matbaasının kuruluşu ve faaliyete geçmesiyle başlayan ancak Arap harfleri ile sürdürülen kitap basımı okuma-yazma oranının çok düşük oluşu nedeniyle pek anlamlı sonuçlara ula­şamamıştır. 1928 yılında Latin harflerinin onaylanması, okuma-yazma öğreti­mine hız verilmesi çabalarıyla kitap basımı artmış, dağıtımı hızlanmıştır.

Yavuzer, kitap ile çocuk ilişkisi için şunları dile getirmektedir: "Kitap, çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli bir uyarandır. Gelişim süreci içinde çocuk, kendine özgü bir kişiliğe sahip olan bir bireydir. Çocuğun yetişkin insandan farklı oluşu yalnızca bir basamak farkından değil, aynı za­manda bir nitelik ve zihniyet farkından gelmektedir. Çocuk, "eksik bir yetişkin" değil, fakat zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal gereksinimlerini tamamlamak isteyen, kelimenin tam anlamıyla bir "kişi" dir. Bu nedenle, çocuk, kitaplarının hazırlanmasında, çocuğun kişiliğinin içinde bulunduğu büyüme olgusunun ve gelişiminin çeşitli evrelerinin sürekli olarak göz önünde bulundurulması gerek­lidir. Bir kitabın çocuğun ilgisini çekmesi için, o kitabın bazı gereksinmelere yanıt vermesi gerekmektedir. Bu gereksinmelerin başında sevgi gelir."

Çocukların düzenli ve yararlı kitap okuma alışkanlıkları kazanmalarında anne-babanın ve çevredeki diğer yetişkinlerin de büyük rolü olduğu gibi, oku­nan kitapların da çok önemli birer etken olduklarını söylemek gereklidir. Çevre­sindekiler her ne denli teşvik edici tutum ve davranış içinde olurlarsa olsunlar, sonuçta çocuk okuma aşamasında baş başa kaldığı iletilerle ilgili sorun yaşıyor­sa, bunları kendinden uzak ve işlevsiz buluyorsa kitap okuma eyleminden uzak­laşacak ve bunu yaşamının bir parçası haline getirmekte zorlanacaktır. Bu ne­denle çocukların ilk okuma ve dinleme deneyimlerini yaşadıkları kitapların okuma alışkanlığı edinilmesine rolü çok fazladır.

Çocuğun duygusal gelişiminde olsun, genel anlamda eğitimde olsun, "sevgi", şefkat" ve "güven" sözcüklerinin yeri ve önemi büyüktür. İşte bu ne­denle çocuklar, kendilerine sevgi ve güven ileten kitaplara büyük ilgi ve gerek­sinme duyarlar. Yavuzer konu ile ilgili olarak şunları söylüyor: "Ancak, çocuk kitabı yazarlarının yalnızca bu gereksinimi göz önünde tutmaları da son derece hatalı ve yersizdir. Yazarlar, birtakım gerçekçi konuları işlemenin yanında, yer yer çocuğa olumsuz yanlar üzerine eğilmek ve bu sorular üzerinde düşünmek olanağını da vermelidirler. Bütün bunlar yazar tarafından dengeli bir biçimde gerçekleştirilmeli, kitabın aynı zamanda çocuğun eğlenme gereksinimini de karşılamak zorunda olduğu akıldan çıkarılmamalıdır."

Çocuğun okur-yazarlığı ile okuma alışkanlıkları arasında birebir bağlantı olmadığı gerçeği aslında çok düşündürücüdür. Çocuklar henüz okumayı öğren­medikleri küçük yaşlarda da kitapla yakınlaşmakta ve bu yakınlık bir yaşam boyu sürmektedir. Çocuğa kitap okuma alışkanlığını aşılayan, çocuğu kitapla ilk olarak tanıştıranlar da yetişkinlerdir. Genellikle anne baba bu görevi üstlenmek­tedir. Bunun da ötesinde, çocuğun ilk olarak kitaptan edindiği bilgileri kendilerine yüksek sesle okuyan ve onları düşlerle, masallarla tanıştıran da yine yetiş­kinlerdir. Çocuk açısından ise, kitap, özellikle masal kitapları, yetişkinlerin onlara zaman ayırdığı, onlarla sevgi ve ilgi dolu bir ortam paylaştıkları nesne­lerdir. Bütün çocuklar bu yüzden anne-babalarının kendilerine yatmadan önce tatlı bir sesle okudukları kitapları, bu kitaplardaki resimleri uzun yıllar anıların­dan silemezler. Çevremizde olan biten her şeyin çocukların anlayabileceği bir biçimde anlatılabilmesi, bir çocuk gözüyle görülebilmesi mümkündür. Ancak, bunun çocuklar için dile getirilmesi zaman zaman sorunlu olabilmektedir. Ço­cuk kişiliğinin gelişiminde bir modelle kendini özdeşleştirir. Bu model başlan­gıçta anne, baba ve yakın akrabayken, zamanla yerini arkadaşa, film ve kitap kahramanlarına bırakır. Bu bakımdan, kitap kahramanlarının ahlaki ve sosyal açıdan sağlıksız olması, çocuğun kendisini kötü bir modelle özdeşleştirmesine neden olur. Bu da, çocuk yazarlarının yüklendikleri görevin ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Çocukların kitapla ilgili seçimleri içinde bulundukları çevre yardımı ile biçimlenebileceği gibi, bireysel seçimlerle de biçimlenebilir. Bunun yanı sıra, çocuğun yaşamın değişik dönemlerinde değişik yayınlara ilgi duyabilmektedir. Başlangıçta çocuk, kolayca elinde tutabileceği, kısa öykülerle ilginç resimleri içeren küçük kitapları sever. Bu kitaplar çoğunlukla gerçekdışı olaylardan oluşmaktadır. Belki de henüz okumayı bilmeyen çocuk için bunlar güzel ve renk­li resimleri için seçilen kitaplardır. 3–4 yaş çocukları, kendilerine resimli öykü kitaplarının okunmasını isterler. Çocukların büyük bir bölümü birtakım düşsel serüvenlerden oluşan öyküleri dinlerken büyük zevk duyarlar ve bu öykü kah­ramanlarıyla kendilerini özdeşleştirirler. Pressey ve Robinson'a göre, okuma ilgisi yaşla artar. Entelektüel açıdan gelişimin yanında, okul deneyimlerinin de katkısıyla çocuk, daha gerçekçi olur ve düşsel konuları saçma bulur. 6–7 yaşlarında çocuklar, doğa, hayvan ve diğer çocukları da içine alan, kısa ve bol resimli öykülerden özel zevk duyarlar. 6 yaş çocuğu, yatağa yattıktan sonra, yarım saat kendisine kitap okunmasını ya da kitaplara bakma fırsatı verilmesini ister. Gessel'e göre, bu dönem, bir çocuğun okumaya karşı olan ilgisini kamçı­lamak üzere en uygun evredir.

8 yaşında okuma ilgisinde cinsiyet faktörü devreye girmeye başlar ve ki­tap seçiminde önemli bir rol oynar. Kızların, erkeklere oranla daha fazla okuma­larının yanı sıra okudukları konular da farklılıklar göstermektedir. Seyahat, serüven, coğrafya, ilk çağlara ait öyküler, okuma konusunda en belirgin ilgi alanlarını oluşturur. Çocuk ve hayvanlara ilişkin kitaplarla peri masalları hala ilgiyle okunur. Giderek öykülerdeki mizahtan hoşlanma başlar. Ancak, resin serüven ve kahramanlık dergilerine olan ilgi de sürmekte hatta bir yaşam boyu devam etmektedir.

Yavuzer'e göre, 9-10 yaş çocuğu, izcilik, serüven ve dehşet veren öykülerle güldürülere araç ve icatlara, ünlü kişilerin yaşamlarına ilgi duymaya başlayan 11 yaşındaki çocuk, özellikle serüven ve heyecan verici öykülere öncelik tan Bu dönemde erkekler için sevilen konular, bilim ve buluşlar, kızlar için ise, ok ve aile yaşamını içeren konulardır. 12 yaş çocuğunun ilgi alanını, tarih ve efsane kahramanlarıyla, okumaya karşı en fazla ilgi duyulan yaş olarak belirlenmiştir. Cinsi olgunluğa erişilen bu dönemde, özellikle kızlarda aşk öykülerine ilgi nem kazanır.

YAŞ GRUBU

6

8

10

12

MACERA VE SAVAŞ

% 27

% 39

% 44

% 35

ÖYKÜ

% 31

% 28

% 25

% 17

MASAL

% 20

% 23

% 10

% 6

BİLGİ VE KÜLTÜR

% 16

% 9

% 12

% 9

EĞİTİCİ VE EDEBİ ÇOCUK ROMANI

% 1

% 1

% 5

% 23

RESİMLİ AŞK ROMANI

% 3

% 2

% 5

TARİHİ YAYIN

% 1

% 1

% 2

HAYVANLARLA İLGİLİ

% 1

%1

YETİŞKİN DERGİLERİ

% 2

ŞİİR

% 1

TOPLAM

% 100

% 100

% 100

% 100

Çocukların yaşlarına göre seçtikleri kitaplar konusunda araştırmalar yapan Yavuzer, araştırmalar sonucu elde edilen bulgular, kitap seçimi konusun cinsiyetler arasında belirgin bir farkın olduğunu ortaya koymuştur. Masal kitapları çoğunlukla kızlar tarafından seçilmekte buna karşılık serüven ve savaş kitaplarını seçmekte erkek denekler çoğunluğu oluşturmaktadır. Kız çocukla dikkate değer derecede fazla okudukları başka bir kitap türü de öykü kitaplarıdır. Kız çocuklar ayrıca resimli roman türüne oldukça yoğun ilgi gösterme ancak romanların kahramanlık ya da serüven konularını işlemeleri durumunu erkek çocuklar tarafından daha büyük bir ilgiyle karşılanmaktadır. Çocuk kitaplarının resimlerine ilgi duyma konusunda İstanbul çocukları 6 yaşında başarılı

olmuşlardır (%95). Çocuk kitaplarının metinlerine ilgi duymak konusunda ço­cuklar 6 yaşında % 63, 8 yaşında ise % 82 oranında başarılı olmuşlardır.

Okunan Çocuk Kitaplarının Cinslere Göre Dağılım'

Yaş grubu

6

8

10

12

Kız

%

Erkek

Kız

%

Erkek

%

Kız

%

Erkek

%

Kız

%

Erkek

%

macera ve savaş

6

55

18

60

31

51

25

41

öykü

48

18

34

21

41

18

19

14

masal

32

7

41

5

6

11

8

5

bilgi ve kültür

14

16

7

12

16

11

5

13

EĞİTİCİ VE EDEBİ ÇOCUK ROMANI

2

2

7

32

16

RESİMLİ AŞK ROMANI

6

6

10

TARİHİ YAYIN

2

1

4

HAYVANLARLA İLGİLİ

2

1

YETİŞKİN DERGİLERİ

4

ŞİİR

1

TOPLAM

Çocuk kitaplarının niteliği söz konusu olduğunda, geçmişten günümüze dek gelen pek çok farklı görüşle karşılaşmak olasıdır. Bir dönem, çocukların okuma alışkanlıkları kazanmaları açısından ellerine geçen bütün kitapları okumalarını önerenler, kimi zaman da resimli romanları çocuklara yanlış okuma ' alışkanlıklarına itebilecekleri ve kötü alışkanlıklar kazandırabilecek örneklerle | dolu oldukları için, kimi zaman da masalları düşsel yaratıklarla dolu oldukları ve çocukları gerçeklerden uzaklaştırdıkları için eleştirmişlerdir. Günümüzde de t uzay ve bilim kurgu yayınlar için aynı eleştiriler geçerlidir denilebilir.

Anlatıların çocuklar gözetilerek yeniden düzenlenmesi ve yaygınlaştırılması önceleri masal gibi sözel iletişim kalıpları içinde yer almış daha sonra ir yazılı olanların da çocuklara ulaşması çok uzun yıllar almıştır. Çocuklar için t uyarlanmış ve yazılmış kitapların başlangıcı oldukça yenidir. Günümüzde ise | tümüyle çocuklara yönelik bir yazın türünden söz etmek olasıdır. Her ne kadar geçen zaman ve değişen toplum ve değer yargıları nedeniyle kimi anlatıların v içindeki zararlı öğelerin daha yararlıları ile değiştirilmeleri söz konusu ise de

Çocuk kitapları söz konusu olduğunda hem ulusal hem de uluslararası denetim kurumlarından söz edilmesi gündeme gelmektedir.

19. yüzyıl sonunda ortaya çıkan yeni akımla birlikte, çocuk artık farklı düşünülmeye başlanmıştır. Yetişkinler için yazılan kitaplar yerine, giderek çocuğun gereksinmelerine yanıt verecek kitaplar yazılmaya başlanmış, bu kitapların başında, serüven öyküleri, düşsel seyahatler, masallar, ahlaki değerleri güçlendirme amaçlı çocuk romanları gelmiştir.

Kitabın aslında bir iletişim aracı olmadığı, bireyi yalnızca alıcı konumda gören tek yönlü bir bildiri olduğu olgusu yavaş yavaş geçerliğini kaybetmiş kitabın yalnızca bireyleri değil, toplumları yönlendiren bir iletişim aracı olduğu üstelik tek yönlü olmadığı düşünülmeye başlandı. Çocuklara yönelik anlatıların çocuklar için bir ekimleme olduğu, geleceğin toplumsal değerlerini oluşturacak tohumların ekildiği, toplumsal yönelimlerin ve yargıların geliştirildiği gerçeğini anlayan çocuk kitabı yazarlarının bir yapıtı oluştururken, şu iki noktaya önem vermesi gerekmektedir: Bunlardan ilki, kendi çocukluk günlerini anımsayarak o dönemdeki çocuksu düş gücüne dönebilmesi, ikincisi ise evrensel olanı farklı kuşaklar, şimdiki ve gelecekteki çocuklar için yeniden yaratabilmesidir. Eserin, çocukların yanı sıra, yetişkinlerin de ilgisi çekmesi de gerekmektedir. Çünkü yetişkinlerin onayından geçmeyen onlar açısından çocuklarına ulaşabilecek denli düzeyli olmayan bir eser, evden içeri bile giremeyebilir. Yavuzer'e göre, çocuk kitapları yazarı, çocuk okuyucuyla yetişkin okuyucu arasındaki farkı bilmeli, öykülerini yalnızca çocuk hakkında değil, fakat çocuklar için yazmalı­dır. Çocuklar için yazı yazmanın verdiği hazlardan bir de onların eğlendirici niteliğinden gelmektedir. Ayrıca çocuk yazarı, günlük yaşam içinde çocuğu heyecanlandıracak konuların neler olduğu bilen bir kişi olmalıdır."

Değişen eğitim sistemleri, toplumsal değerler ve alışkanlıklar nedeniyle çocukların okuma alışkanlıklarında da farklılaşmaların ortaya çıkması kaçınıl­mazdır. Özeli ilde günümüzde çocukların okumaktan ve özellikle de yazmaktan kaçınmaları söz konusudur. Amerika'da yapılan bir çalışmada öğrencilerin okuma becerilerinin son 30 yıldır hiç gelişmediği görülmüştür. Öğrencilerin ma­tematik ve sosyal bilimlerle ilgili derslerinde oldukça önemli bir gelişme kay­dedilmesine karşın okuma becerilerindeki gelişmeme durumundan genellikle bilgisayar teknolojisi ve televizyon sorumlu tutulmaktadır. Çocukların bilgisa­yarla harikalar yaratmalarına karşın, ellerinden kitap düşürmeden okuma sevgi­sine kendisini kaptırmış olanların sayısı da gün geçtikçe azalmaktadır. Kitap, ya da yalnızca yazılı iletişim metinleri çocuklara görsel ve hareketli olanlar, etkile­şimli olanlar kadar çekici gelmemektedir. Bu nedenle, çocuk düşünme, yargıla­ma, sonuç çıkarma ve yorumlama gibi eylemler yerine kendine verileni doğru­dan kabullenmeye alışmaktadır. Kitapların sorgulayıcılığı ve düş gücünü geliş­tirme özellikleri neredeyse tümüyle göz ardı edilmiştir.

Bu durum, hem kitap satışlarının umulanın çok altına düşmesi hem de çocukların okumaya ayıracakları zamanı başka biçimlerde tüketmelerine yol açmaktadır. Bu umutsuz durumdan kendilerine bir çıkış yolu arayan yayıncılar ise, yem teknolojilerle işbirliği yapmakta fayda görmektedirler. Piyasaya çıkan sesli kitaplar, görüntülü kitaplar oldukça fazla alıcı bulurken, bilgisayar ortamı­na taşman kitapların da sayısı hiç de az değildir. Bunun da ötesinde, güncel olan, çocuklar için geçerli olan her ne varsa, hemen bir çocuk kitabı haline dö­nüştürülmektedir. Örneğin, sinemada vizyona giren bir çocuk filminin özgün öyküsü, kısaltılmış öyküsü, resimli öyküsü, filmin nasıl çevrildiği ile ilgili re­simler ve öyküler anlatan kitaplar, boyama ve çıkarma kitapları, bulmaca ve yarışma kitapları da filmle birlikte piyasaya çıkmakta ve oldukça fazla satış yapmaktadır.

Bunun yanı sıra, aslında yetişkinlere yönelik denilebilecek türde çocuk yayınları da söz konusudur. Bir zamanki çocukların ellerinden düşmeyen çizgi romanlar, bugün ciltler halinde daha parlak kağıtlara ve renkli basımlarla piya­saya sürülmektedir. Zamanında hayran oldukları bu çizgi romanlara yeniden sahip olmak isteyen yetişkinler için ise bir zamanlar harçlıklarını biriktirerek aldıkları bu nostaljik kitaplar bir hazine değerindedir. Artık alım güçleri artmış olan yetişkinlerin ise bunları alıp çocuklarının kütüphanesine koymamak için ise hiçbir nedeni kalmamaktadır.

Kaynak : Nilüfer Pembecioğlu İletişim Ve Çocuk