Çocuk ve Televizyon

Televizyonun çocuk ile ilişki kurabilmesi teknik altyapının geliş ekonomik alım gücünün artması, televizyon yayınlarının yaygınlaşması ile yakından ilgilidir. Başlangıçta televizyonun, hem elektronik hem de paha ev eşyası gibi görülmesi, çocukların en azından fiziksel olarak televizyon uzak tutulmalarına neden olmuştur denilebilir. Daha sonraları ise hem aile daha kolay televizyon alabilmeleri hem de yaygınlaşan çocuk ve eğitim programları nedeniyle çocuk ve televizyon arasında neredeyse kopmaz bir oluştuğu söylenebilir. Sinemanın ailece gidilecek bir eğlence ortamı olma çıkması, teknolojinin ilerlemesi, her ailenin bir televizyon alabilecek ekono güce kavuşması ile çocukların sinema ile olan iletişimlerinin yerini televizyonun aldığı söylenebilir.

Başlangıçta yapılan siyah beyaz ve kısıtlı saatlerde yapılan yayınlar düşünülecek olursa, televizyon çocuk iletişiminin bugünkü bağlamından çok olduğu görülür. Televizyon yayınlarının gitgide 24 saate yayılması, yayınların renklenmesi ile birlikte, çocuğun televizyona ilgisinin daha da arttığı söylenebilir. Yine de pek çok açıdan televizyonda yayınlanan programların yinelenmesi, ya da çocukların ilgisini çekecek derecede cazipleşmesi çocuğun televizyonu bir arkadaş, bir bilgi kaynağı hatta bir dil edinim ve öğrenim aracı olarak görmesine neden olmuştur.

Eğitimciler ve araştırmacılar, televizyonun bilgi kaynağı olarak çocuk açısından son derece önemli bir etken olduğu konusunda uzlaşmaktadırlar. Televizyonun eğitsel katkı unsuru olarak kullanımı göz önünde bulundurulduğu da, televizyonun eğitimdeki bir katkısının beraberinde getirdiği uyarıcı zenginliğidir. Televizyon, hareket, renk ve sesi birleştirerek ilgi çekmekte, birden fazla duyuya yöneldiği için etkisi artmaktadır. Uyarıcıların sunulması yanında uyarıcıların organize edilmesi etkin bir biçimde kullanılması da büyük önem taşımaktadır. Bir program öncesinde, izleme sırasında ya da izleme sonrasında oluşturulacak etkinlikler ile çocukların izleme eylemini edilgenlikten çıkan etkin bir şekilde gerçekleştirmeleri sağlanabilir. Bu bir anlamda bağımsız öğrenmeyi de pekiştirecektir. Filmlerin çok çeşitli çevrelerden model sunma ola­nağından faydalanılabilir.

Değişik yaş gruplarına göre bu modellerin taklit edilmesi, bir başka ortamda yeniden sunulması, dramatize edilmesi, oynanması çocuklarda istenilen davranışların kazanılmasını sağlayabilecektir. Televizyonun çocukları bu denli etkisi altına almasında tek etken, çocukların televizyon programlarına düşkünlüğü değildir. Bir yandan sürekli çalışmak zorunda olan; anne babanın ilgisizliği ve zamansızlığı nedeniyle çocuğu televizyon karşısında unutması, diğer yandan televizyonun da artık sinema gibi çocuğu bir tüketim aracı olarak görmesi nedeniyle çocuklara yönelik yayınların arttırılması ve etkinleştirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Kaynak : Nilüfer Pembecioğlu İletişim Ve Çocuk