Dişçi Fobisi

En son pis kokulu -daracık- penceresiz odalarda yaşadığım kabus gibi kanal tedavisinden sonra dişçi fobim iyice yerleşmişti beynime, taa şuuraltıma.. Hatırladıkça o anı afakanlar basıveriyordu zavallı zihnimi. Beynime giden damarlar tek tek kapanıp kasılıyor, korku bütün beynimi paralize ediyor, sağ arka lobda bir yerler sanki taşla vurulmuş gibi ağrıyordu. Ah benim bu aşırı sensitive bünyem, vah benim çileli başım!

Doktor Hanım da boğucu, ısrarcı, uzun saatler süren, işkencevari tedavisinin olumsuz etkilerini kabul ediyordu. Ama ben hatırladıkça zihnimde kötü anı çapaları yapıyordum galiba. Kanal tedavisi: Çin işkencesi. Ah be diş, niye kırıldın! Niye düşürdün beni bu stresli durumlara ?

Peki ya bu kırılan dişin yayındaki 6 no'lu dişi yaptırırken genç otoriter Dr.E.'den çektiklerim'?- O nasıl ağır bir iğneydi ki uykum geldi, tansiyonum çıktı ve migrenim tuttu da gece yarısına kadar geçmedik Nasıl da azarlıyordu stresli, gergin hastayı çocuk gibi.

Önlük koyalım üzerime, diyordum.

Dr E.: "Siz karışmayın işimize, biz hepsini yaparız."

Sert bir tonda kaşlarımı çatarak böyle dedi. Nefes darlığıma ve endişeme karşı antidepresan içmem gerektiğini söylüyor ve tartışıyor bizle. Reflü ve allerjik komplikasyonlarımdan dolayı nefes borum tıkanacak, epinefrin iğnesinin de etkisiyle yutkunma güçlüğü çekecektim. Doktorun sert ve otoriter, şefkatten yoksun tavrıyla iyice gerilmiştim, stres katsayım yükselmişti.

Saat 16.00 olmuş; yorgunmuş, sinirliymiş, o yüzden hastaya böyle fena davranıyormuş, muş. Sonradan savunmasını böyle yapacaktı genç otoriter Dr. E. Ufak tefek asistanıyla beraber üzerime öyle bir çullanmışlardı ki, çenemi iriyarı adamlar gibi bastırıyorlardı, ağrıdan mahvoldum. Dişim şipşak doldurulduktan sonra boyun damarlarıma kadar inen aşırı ağrıdan gözlerimi açamıyordum, ateşim çıkmıştı. Kalın iğneden canım çok yanmıştı. Yanımda annem olmasa nasıl eve varacaktım- Sağ olsun, ortalıkta gezen mavi gömlekli PR'ci kızlar ilgilenmiş, vah sana deyip beni bir koltuğa mı oturtmuşlardık Hepsi soğuk soğuk, duyarsız duyarsız bakıyordu. Önemli olan ücretin alınmasıydı, sonra uyuklayan, başı dönen hasta özel-şık- moderen hastaneden postalanmalıydı! Hani güler yüzlü hosting sistemi, hani hasta odaklı modern tıp hizmeti iddiaları; hani tıpta etik değerleri Hepsi fos!

Hastanenin o boğucu, az oksijenli, idrar ve ilaç kokulu mikrobik havasında alerjim iyice azmıştı, kanımda dolaşan histaminden fenalaşıyordum, orada kalamazdım. Ama bir an evvel bir yere uzanmam, boynumu dinlendirmem lazımdı. Hastanenin arkasındaki banklara oturdum; ağrımın şiddetinden ağlıyor, lanet okuyordum hastane yönetimine! Hastalara fena muamele yapan doktorları cezalandırmayan, bu zulme mani olmayan herkese bin lanet olsun!

Fobik düşünceler zihnime üşüştükçe Star TV'deki nur yüzlü hocanın tavsiyesini hatırlayıp "la havle "ler okuyordum ama nafile! Bu fena dişçi fobisi için hangi antidepresanı içmeliydim ki Onlar da sindirim ve boşaltım sistemime, hatta dişlerime bile zarar verdiğine göre çaresizdim.

Bu müthiş teknoloji ürünü hapları içince ellerim kıpkırmızı ürtiker oluyor, başım çatlıyor, ağzım kuruyordu; bütün gün uyukluyordum. Oysa KBB'cının ve nörologum bu yan etkilerin psikolojik olduğunda ısrar ediyordu inatla! Onların bu şartlanmış, ısrarcı tavırları beni bayağı yoruyordu.

İşim dualara ve mistik güçlere kalmıştı. Gücümü toplayacak, kendimi meleklere emanet edecek, yol boyu okuyup üfleyecektim. Gerisi diş hekiminin becerisine ve insafına kalıyordu!