Erken Dönem Anne-Çocuk İlişkisi

Anneyle bebek arasındaki sıcaklık yani sevgi ve şefkat gösterisi; bebeğin kendini güvenlikte hissetmesini sağlar. Kucaklama, gülümseme, okşama, konuşma, göz teması bebeğin kendisini bir bütün olarak algılayabilmesini sağlar. Yaşamlarında ilk kez bebek sahibi olan bazı çiftler bebeklerini kucaklarında nasıl tutacaklarına dair bile sıkıntılar yaşayabilirler. Böyle bir durum; bebeği son derece huzursuz edebilir, bebekte gerginliğe yol açabilir. Bebek doğ al bir tepki olarak ağlama reaksiyonu gösterebilir. "Bebeğimiz ne zaman neden ötürü ağlar" sorusunu aslında şu şekilde yanıtlamak mümkün. Bebeğimiz;

• Karnı acıktığında, susadığında
• Altını kirlettiğinde
• Herhangi bir rahatsızlığı olduğunda (gaz, ateş, ağrı vb.)
• Sevgi ve ilgi görmek istediğinde, ağlar.

Bebek; fiziksel doyum ve ruhsal doyum olmak üzere iki kategoride ele alabileceğimiz bu temel ihtiyaçlarının acilen giderilmesin i bekler. Bu talepleri uygun bir şekilde karşılanmadığı zaman ise dış dünyayı tehtid edici bir uyaran olarak algılamaya başlar. Birey dünyaya geldiği ilk andan itibar en kişiliği ile ilgili yatırımlara başlar. İlk aylarda annenin bebek üzerindeki rolü çok daha büyüktür. Bu dönemde annenin kendisini bebeğin ihtiyaçlarına adapte edebilmesi gerekir. Ancak böyle bir adaptasyon ile bebeğin ihtiyaçlarını yeterli bir düzeyde giderebilir. Örneğin anne mutsuz, yorgun, gergin ise bebek bunu algılar. Bu yüzden annenin çocuğun ihtiyaçlarıma cevap verebilmedeki becerikliliği, bebeğin kendilik algısını ve dış dünyayı algılama biçimini derinden etkiler.

Bebeğin kişilik gelişiminde; genleriyle anne-babadan almış olduğu özellikler, anne babanın yetiştirme tutumları ve çevresel faktörler bir bütünlük taşır. Bebeğin yaşadığı her bir süreç, birbirine bağlantılı olar ak ilerlerken onun kendiliğinin oluşumun u etkiler. Bu süreçteki en önemli etkenler sevgi, ilgi, anlayış ve desteklemedir.
Bebeğin; motor gelişimi, duyusal-bilişsel gelişimi ve dil gelişimi onun kişiliğini çok büyük ölçüde yönlendiren gelişim aşamalarıdır. Bu gelişim aşamalarına biraz daha yakından göz atarsak:

Motor gelişim
Motor gelişim, bebeğin tutma, kavrama, yakalama gibi fiziksel gücünü geliştirmeye dayalı deneme hareketlerinde bulunduğu nesneleri keşfetmeye yönelik davranışları içerir. Çocuğun eline aldığı şeyleri ağzına götürmesi el-ağız koordinasyonu ile bağlantılı olup motor gelişimin bir parçasıdır. Bir yaş civarında el becerilerinin yanına kollar-ayaklar ve bacaklar ile kazanılan beceriler de eklenir. Bu süreçte; bebek dok ununca tutmak, tutunca kavramak, kavrayınca da fırlatmak isteyecektir.
Aynı zam anda emekleme dönemini, sıralama, yürüme, tırmanma, atlama zıplama gibi deneyimler izleyecektir. Bu süreçte önemli olan; çocuğu engellemeden ve yaptığı hareketleri yaramazlık olarak algılamadan desteklemektir. Ayrıca çok koruma altına almak, çok kontrolcü davranmak, her süreci olduğu gibi motor gelişimi de ketler. Örneğin onların girişimlerini 'aman yavrum düşersin', 'aman bir şey olacak' gibi söylemlerle engellememelisiniz. Birkaç ufak önlemle, çevresel bazı düzenlemeler ile çocuklarınızın motor gelişimini yeterince özgür tamamlamasına yardımcı olmanız mümkündür. Örneğin kırılabilecek, ucu sivri, keskin eşyaların ortadan kaldırılması gibi.

Duyusel gelişim
Motor gelişim bebeğinizin dış dünyayla tanışması anlamına gelirken, duyusal geliş im; onun iç dünyasını tanımaya başlaması ile ilintilidir.

Bebek; duyusal gelişim sürecinde: dokunarak hissetme duygusunu, koklayarak koku alma duyusunu ve çeşitli şeylerin tadına bakarak tad alma duyusunu tanır ve geliştirir. Bebeğiniz algılama duyularını zenginleştirmek ihtiyacı duyar ve duyusal gelişimini sürdürebilmek için, çevresinde algılayabileceği eşyalara, nesnelere ihtiyaç duyar. Bu aşamada bebeğin çevresinde uzanabileceği ve dokunarak hissedebileceği her objeyi kaldırmak oldukça hatalı bir davranıştır. Bu durumda onun elinden her şeyi alan ve her şeyden uzak tutmaya çalışan ebeveynler olmak yerine, onun yanında, onu destekleyen ve öğreten bir anne- baba olarak bulunmanız çok daha akılcı olacaktır.

Örneğin çocuğunuz eline geçirdiği bir kitabın tadına bakmak isteyebilir. Bırakın sizin denetiminizde bunu yapsın. Eğer kızarak kitabı elinden alırsanız, o, siz in yanında bulunamadığınız bir anda ne yapıp edip bunu tekrarlayacaktır. Oysa çocuğunuzun sizin onun yanında bulunamadığınız bir anda kendisine yasaklanmış r olanlara yönelik girişimleri ona çok daha zarar verici durumları ortaya çıkarabilir. Diyelim ki çocuğunuz mumun alevine dokunmak istiyor, bu durumda ona kızmak ya da yasak koymak yerine onun dikkatini başka yöne çekmek daha doğru bir davran ıştır. Bu yaşlarda çocuğun dikkatini kol aylıkla başka yöne çekilebilir. Ancak böylelikle yasakların delinmeye yönelik çekiciliğine engel olabilirsiniz.

Bilişsel gelişim
Hem motor gelişim hem de duyusal gelişim bilişsel gelişime bir yatırımdır. Yani daha önce edindiği bilgileri özümseme, anlama, uyarlama ve bunların ışığında denge kurma aşamasıdır. Bu dönemde çevresel dış uyaranların bol olması, çocuğun algılama potansiyelini geliştirir, deneyimlemelerini ise artırır. Bu dönemde çevresinde olan bit eni kendi algılamaları ile yorumlar, her şeyi kendi öğrendiği gibi biçimselleştirir. Bırakalım kaşıktan kürek yapsın, saç fırçasından mikrofon; yeter ki biz "Yavrum kaşıktan kürek olmaz", "Ağaç mavi olmaz" gibi kurabileceğimiz cümlelerle onların düş ünce gelişim sürecinin önünü kesmeyelim. Çocuğunuz sizi; çevresi ve öğrendikler i ile ilgili olarak soru yağmuruna tutmaya başladığında, bilişsel gelişimine katkısı bakımından bu sonu gelmezmiş gibi görünen soruların büyük bir sabır ve hoşgörü ile cevaplanması gerekmektedir.

Dil gelişimi
Bebeğinizin dil gelişimi aşama aşama ilerleyen bir süreç olup bu süreç ilk önce 'ses iletişimi 'ile başlar. Bu dönemde bebeğiniz ile aranızda özel bir iletişim yolu kurulur ve ilginç bir şekilde karşılıklı olarak birbirinizi anlarsınız. Daha sonraları hecelemelerle çıkardığı sesleri zenginleştirmeye başlar ve bunlara beden dili de eşlik eder. Böylelikle yavaş yavaş algı dili denilen, söylenenleri anlama becerisi gelişir. Önceleri yavaş ilerliyor gibi görünen bu süreç, belli bir zamandan sonra büyük bir hız kaz anır.

Ancak bu aşamada kendileriyle konuşulmayan ve yalnız başlarına bırakılan bebeklerin, dil gelişimlerini hızlandırmaları zordur. Bebeğinizle iletişim kurarken; yumuşak bir ses tonuyla konuşmak, konuş urken uzun cümlelerden sakınmak, o size bir şey anlatmaya çalışırken sabırsızlanıp cümlelerini tamamlamaya kalkışmamak, çocuğunuzun dil gelişimini destekleyici tutumlar olacaktır.

Motor gelişim, duyusal gelişim, bilişsel gel işim ve dil gelişimi sayesinde çocuk önce kendini tanımaya başlar. Bu kendini tanım a süreci, kişilik gelişiminin ilk ve temel basamaklarıdır. Özgüvenin temellerinin atıldığı bu ilk çocukluk döneminde ebeveyn tutumları çok önemli bir role sahiptir. Kendini ifade edebilen, özsaygısı yüksek ve mutlu bireyler yetiştirebilmek ancak:

• Onlara ana rahmine ilk düştükleri andan itibaren, ilgimizi ve sevgimizi hissettirerek,
• Onlara güvendiğimizi belli ederek,
• Onların ilgi alanlarını keşfedip, bu doğrultuda potansiyellerini geliştirebilmeleri • Onlara ne kadar değer verdiğimizi davranışlarımızla ve sözlerimizle göstererek,
• Etkin iletişim kurarak...

Kısacası, çocuklarımıza "Sen de varsın, sen de buradasın ve biz annen ve baban olarak senin duygularına, düşüncelerine saygı duyuyor, değer veriyor ve seni çok seviyor uz" mesajını iletmekle mümkün olabilecektir.

Evet, sevgili anne ve baba adayları; eğer çocuk sahibi olmaya karar verdiyseniz; o zaman hayatınızda pek çok değişikliğe de hazırlıklı olmalısınız. Bu; çevresel düzenlemelerden tutun da şu ana kadar kendiniz için yapıyor olduğunuz birçok şeye kadar geçerli. Artık özgür değilsiniz! Bazı şeylerden vazgeçmek durumundasınız. Eski yaşam tarzınıza veda etmek zorundalığınız var. Buna hiç itiraz edemezsiniz, çünkü bir canlıyı dünyaya getirip onun tüm ihtiyaçlarını karşılamaya siz karar veriyorsunuz; bir başkası değil. Eğer böyle bir karar aldıysanız eski düzeninize güle güle deyip siz i bekleyen yeni hayatınızı içselleştirebilmeniz ve bu meşakkatli işin tüm sorumluluğunu üstlenmeye hazır olmanız gerekiyor. Eğer içtenlikle tüm bunları yapabileceğinize inanıyorsanız ne mutlu size ve dünyaya merhaba demeye hazırlanan o güzel varlığa...

N. Dilek YILMAZ / Uzm. Psikolog / Popüler Psikiyatri