Gençik Olgusu Üzerine

...Bu çağın çocuklarının ve gençlerinin "Yazgısı olamaz

"Suçluların suçunu / suçluluğunu çekmek, yaşamsal kılmak. Dünün / geçmişin yanlışlarının sürdürümcüsü olarak gençleri hedef tahtasına çivilemek hangi bulunca / vicdana, hangi usa, hangi duyguya ya da hangi "İnsansal Değer"e sığar?...

"Oğlum Haluk'a"DÜŞÜN/DENEME

"Övüt" ya da "Akıl Verme"

Artık Öğrenmeli yetişkinler (!): Çocuklar ve gençler "övüt" istemiyor. Bir o denli de "Akıl Verme "ye gereksinim duymuyorlar.

"Yaş Almış" ya da "Zamanca Yaşlı" olanların bilgiçlikleri / bilmişlikleri değil diledikleri.

"Eskiden...", "Bir Zamanlar...", "Biz Gençken...",

"Biz Sizin Yaşımzdayken..." ya da "Bizim Zamanımızda..." benzeri sözleri dinlemedikleri gibi, duymuyorlar da.

"Bilgi" ve "Deneyim"

"Bilginin olmadığı tüm sözler ve söylemler onlar için "Hiç." Salt / yalnızca yaşanmışlıklar ya da deneyimler, etki alanlarının dışında. Tüm bilimsel alanlardaki verilerin tarihsel süre ve süreçteki "Bilgi Birikimi"ni uygulayımbilimin / teknolojinin "Bilgi Dağarcığından edinmenin güç olmadı şimdilerde, ham / yalın / an ve "Doğru Bilgiye ulaşmak ve üzerinde "Sorgusal / Eleştirel Düşünme"yle "Kendi 01ma"yı, dahası 'Var OLma"ktan "Varoluşa"

uzanmayı, buna da "Bireysel Deneyimler"i eklemlemeyi amaçlayan bir yolculukta adım adım yürümeyi istiyorlar.

"Güvensizlik Duygusu"

"Yaşamak Korkusu" şimdilerde varlığını iyiden iyiye belirginleştirmekte "Korkaklık Çağı"nda bir ekin / kültür, bir yaşama biçimi olarak, özellikle de "Gençler" üzerinde. Korkunun varlık biçimleri salt uzak değil, yakın çevrede - yakın çevreye de- duyulur oldu. Bugün, yarın -gelecek-, eğitim-öğretim, iş, meslek korkulan, "İnsandan Korkma"yla koşut bir gelişim süresini taşıyor. Gençlerin birbirlerinden çok, ailelerinden, akrabalarından, yaşadıkları hemen her ortamdan ötürü bir "Korku Çağinı da yaşadıklan yadsınacak bir gerçek değil. Bulundukları ya da yaşadıklan her ortamda bir gerginlik, dahası bir "Güvensizlik Duygusu"nu neredeyse içselleştirdikleri de söz konusu. "Kendine Güvenme"nin biricik öğretiymişçesine ardına düşmelerinin olumlu olduğu denli, kimseye güvenmemenin de gerekirliliğinin olumsuzluğu açık-seçik ortada. Böylesi sıkıntılı bir yapılanmada, içinde bulundukları güvensizlik duygusuna karşın, dönüp-dolaşıp uslarına / akıllarına sığınmanın en doğru yol olduğu vargısına varmaları da, bir çıkış yolu gibi görünüyor onlara çoğun...

"Usu / Aklı Öne Çıkarma"

Yeryuvara / Dünyaya gelişlerinin "Özgür Istenç'le olmadığını (ya da bir rasdantısallığın sonucu olduğunu) öğrenen bu kuşak, "Yazgı"dan öte "Usu / Aklı Öne Çıkarma"nın önemini kavrayıp, yaşantılarının ya da kalan yaşamlarının belirleyicisi olmayı istiyor, en azından umuyorlarlar -yaşadığımız-^ yaşadıkları çağda.

"En Yakın" ve "En Uzak"

"Güvensizlik Duygusunda imlendiği / belirtildiği üzre-içre, ilk eğitim ve öğretimin "Aile"den ya da "Yakın Akrabalardan edindiklerini, "Çevre"nin ve "Okul Sürecinin buna eklendiğini algılayan gençlerin algılayamadıktan, "Kendilerine Yalan Olanlardın gerçekte ne denli "Uzak" olduldan! "Ben / Ego Şişkinliğini "Çocuk ve Gençlik Eğitimi ve Öğretiminde yanlış biçim ve biçemde uygulayan, "Kendi Doğrulan"nı genel-geçer ve saltık / mudak doğu olarak gören ve bunlan çocuklarda dahası gençlerde "Bir Deney Alaniymışçasına dayatmaya dönüştürenlerin "Acı Yannlan" oluşturduklanmn sıkıntısını çeken söz konusu "Gençlik" olmakta.

"Sayrılar Ordusu"na Doğru...

Sorunsal azımsanamayacak denli. Neşe içinde, eğlenmeyi bilen, güne ve yarına umutla yönelen, bilgiyle sevginin harmanında yeşeren bir kuşak yerine, sinirceli / nevrotik, çökkünce / depresif ve duygu durumları -gizliden ya da belirgin- bozukluğa gebe bir gençliğin sorumları -çoğun- dilini yutmuşken, geleceğin "Sayrılar Ordusu"nu oluşturanlar nerede dersiniz ?-...

"Büyükleri!)"

İlk çocukluk döneminde "Büyükler"inin(!) yanlışlıklarıyla örülen, "Korkan", "Silik", "Sıkıntılı/Sorunlu Kişilikli İnsanlar", ötesinde "Tin / Ruh ve Us / Akıl Sağlığı" sorunsalıyla boğuşan bir kuşak, böylesi "Basınçlardın sonucunda oluşurken, "Acılardın - travmaların- içsel / duygusal ve düşünsel karmaşasında ve kargaşasında yaşam sürmeye çabalıyorlar; ama nasıla...

Kim-Kimler?!...

"Anamalcılık" düşüngüsünün / "Kapitalizm" ideolojisinin, "Yayılmacılık" dizgesinin / sisteminin, "Kazan Kazan" öğretisinin acımasızca çocuklara ve gençlere öğretildiği ve "Muduluk Reçetesi" olarak sunulduğu bir "Korku / Yıldırı Çağı"nda kazanan kim-kimler olacak«?- Savaşların, çaüşmalann, silahların tasarlanıp pazarlandığı çağda kim-kimler "Banş(!), "Dosduk(l), "Kardeşlik(l) diye haykırabilecek«?- Ölmemek için öldür, aç kalmamak için aç bırak diyen kim-kimler varsıllaşacak«?- Bunca sözden ve söylemden sonra /'Gelecek Gençlerdedir" diye kim-kimler gençlerin gözlerinin içine baka baka "Sevgi"den söz açabilecek«?-

"Suçlular..."

Kimse suçsuz / masum değil bu bağlamda. Hiçbir savunma bugünün gençliğinin sorunsalını yok saymaya yetmez. "Mutsuz ve Ereksiz / Hedefsiz Bir Gençlik" söylemini dillerden düşürmemek, gençliğin suçu değil. Her yetişkinin, -Yeryuvarın neresinde olursa olsun- her yaş almışın ya da yaşlının bu tablonun oluşturulmasında yeri / parmağı var. "Gençleri ve Gençliği Beğenmeme"nin bir iş, bir tavır, bir tutum olmadığını herkes anlamalı artık. "Gelecek Gençlerde" demekle yetinip, gençler ya da gençlik adına kılını kıpırdamayan, "Doğru ve Gerçekçi Bir Adım" atmayan, bu uğurda "Emek Verme"yen, "Olanaklar Sunmak" yerine akıl veren herkes -hatalı değil- "Suçlu"dur artık: Çabasız aileler, akrabalar, eğitimciler, öğretimciler, tıp insanları, siyasetçiler, tutumbilimciler / ekonomistler, düşüngücüler / ideologlar, bilim insanları, yazarlar, şairler, gazeteciler, dergiciler... usunuz kim ya da kimler geliyorsa erk, yönetici, kuramcı, belirleyici ya da uygulayıcı... hemen hepsi "Suçlu"durlar.

"Yazgı" Değil...

Yüzyıllar boyu çeşitli yönetim biçimleri içinde "lnsan"ı -insanlığı- sömüren sığ / sınırlı usların uzantısıdır bu çağ. Bu çağın çocuklannın ve gençlerinin "Yazgı"sı olamaz "Suçlular"ın suçunu / suçluluğunu çekmek, yaşamsal kılmak. Dünün / geçmişin yanlışlannın sürdürümcüsü olarak gençleri hedef tahtasına çivilemek hangi bulunca / vicdana, hangi usa, hangi duyguya ya da hangi "Insansal Değer" e sığar«?- Gençliği suçlayanların zamanında "Genç" olduğunu unutmalarına şaşmamak olası mı«?- Kendilerini kurtarmak adına gelecek kuşaklan yok saymak nasıl bir yaşamın göstergesidir1?- Böylesi bir "Sayrılar Topluluğu "nun kendileri denli bir kuşak

yetiştirmelerine göz yummak nasıl bir "Törebilimsel / Etik / Ahlaksal Anlayış"tir«?- Üstelik tüm yanlışlarını ve suçlarını yadsıyan "Yaş Almışlar", "01gunlar(!)" ya da 'Yaşlılar Kuşağının umarsızlığını gençleri kınayarak, karalayarak, suçlayarak kendilerini aklamaya çalışmalan onanacak / evedenecek bir olgu mudur?

"Ayna"

Şimdi "Ayna"ya bakma zamanı. "Yalancılardın ar damarlannı çatlatmadan, yorganlarının altına gizlenip Tanrı'ya sığınmadan, günah çıkartmadan, pişmanlık duymadan, kişilerden, toplumlardan, halklardan özür dilemeden "Gençleri Anlama"nın odağında, içtenlikle gelecek kuşaklara yol açma, olanak tanıma, yeni kuşaklar, yeni gençler oluşturma zamanı: Artık 'Yalansız."

"Bilimsel, Ussal, Etik Yapılanma"

imdi, karalama, aşağılama, yok sayma, incitme, yaralama, sayrılandırma; düşünce ve duygu durum bozuklukları yaratma, ardında acıma, yardım elini uzatma, sağaltmaya çalışma ya da "Söz" söyleme -söylenme-, "Us / Akıl" , "Övüt" verme yerine onların öünü açacak, gelecekleri için ışık tutacak,

olanaklar oluşturacak bir "Bilimsel, Ussal, Etik Yapılanma"yı oluşturmak, bu oluşumda yer almak "Olmazsa 01maz"ı olmalı her toplumun, her ulusun, her yeryuvar insanının, özce; insanlığın...

Sorumlu: "Herkes."

Tüm kurumlar, kuruluşlar, devlet ve sivil toplum örgü deri; tüm iş alanlannda çalışan yöneticiler ve emekçiler; sözünü açtığımız siyasacılar, eğitim ve Öğretimciler, tutumbilimciler, biliminsanları... "Gençlik Olgusu" üzerinde derinlikli ve doğru düşünmedikleri sürece, açlıktan işsizliğe, doğal dengeden yeryuvar barışına, umutsuzluktan mutsuzluğa, bugünsüzlükten yarınsızlığa dek uzanan sürecin sorumlularıdır.

"Son Söz" Yerine...

Bir de bu sorumluluğu -bunca söze karşın- yine de üs denemeyenlere - sanırım- yanıt "Gençler"den, "Genç Kuşak"tan gelecektir diye düşünmek de olası... Gençliğin neler yapmasını söyleme yanlışlığına özce "Övüt" ya da "Akıl verme" yanlışlığına düşmemek için burada bitirmeli sözü ve artık "Gençler Konuşsun / Eylesin / Yaşasın" diye en azından bu olgu bağlamında susmalı... Tan DOĞAN /Yazar/