Toplumun Çocuğu Tanımlayışı

çocuğun tanımı nirvana psikiyatriToplum, çocuğu kendi yapısında ona verdiği değerle tanımlamaktadır. Kimi toplumlar için çocuk üretimin bir parçası, iş gücü olarak toplumun işlevsel öğeler yüklediği birimlerinden biridir. Kimi toplumlar için ise, çocuk, dışlanan toplumsal ve bireysel olarak değer verilmeyen bir konumdadır. Örneğin, gerek toplun yapılarından gerekse iklimlerinden dolayı...>

Toplum, çocuğu kendi yapısında ona verdiği değerle tanımlamaktadır. Kimi toplumlar için çocuk üretimin bir parçası, iş gücü olarak toplumun iş1evsel öğeler yüklediği birimlerinden biridir. Kimi toplumlar için ise, çocuk, dışlanan toplumsal ve bireysel olarak değer verilmeyen bir konumdadır. Örneğin, gerek toplun yapılarından gerekse iklimlerinden dolayı, tarihsel gelişim içinde ve günümüzde Arabistan'daki uygarlıkların çocuğu toplumda farklı bir bicimde konumlandırdığı bilgilerimiz arasındadır. Çocuğun doğar doğmaz, ya da çok kısa bir sure sonra sütanneye verilmesi, aile dışında, aileden uzakta büyütülmesi. Çocuğun kimliğini ve yaşam biçimini, dünyasını az çok biçimlendirdikten sonra. 7–12 yaşından sonra ailesi ile tanışıp onlarla birlikte ya da onlarsız bir yaşam sürmeye başlaması, kız çocuklar ile erkek çocuklara verilen önemin farklığı değişik toplum yapılarındaki çocuk kavramlarının ne denli farkçılaşabileceğini ortaya koymaktadır. Bunun gibi, örneğin Avustralya yerlilerinin, 7 yaşına gelen her erkek çocuğu, yanlarına hiçbir yardımcı ve yiyecek madde vermeksizin çölün ortasında bıraktıkları ve ancak yaşam savaşında başarılı olup çölÜ geçenleri topluma kabul ettikleri bilinmektedir. Benzer bir uygulama da Afrikalı avcı kabilelerinde, çocukların 7 yaşında ormana tek başlarına bırakılmaları ve ancak kabile tarafından onaylanacak bir avcı ile birlikte dönmeleri halinde toplumca benimsenmeleri ya da ormanda yalnızlığa terk edilmeleri biçiminde uygulanmaktadır. Mısır'da firavunların çocuklarını ancak belli bir yada ye olgunluğa geldiğinde görmeyi kabul ettikleri, kimi zaman ise hiç görmedikleri bilinmektedir

Osmanlılarda ise padişahın tüm çocukların sürekli ve sistemli bir biçimde görebileceği bir ortamın oluşmadığı, çocukların "baba" kavramından neredeyse tümüyle uzakta. Gelecekteki bir politik rol için hazırlandığı, özellikle erkek çocuklar açısından bunun kimi kez güçlü bir tutkuya ve şiddete varan boyutları tarihte bilinmektedir. Tüm bu farklı toplumlarda çocuk ile toplum iletişimi belli bir süre belli kişiler tarafından sınırlanmakta daha sonra parçalı olarak ya da tümüyle benimsenmektedir. Günümüzde çalışan anne babalar kimi kez çocuklarına yeteri kadar zaman ayırmamakla suçlanmakta iken yukarıda örneklenen toplum yapıları ve tarihsel örnekler göz önünde bulundurulduğunda bunlara kıyasla geleneksel aile yapısı içinde ve çocuk açısından uygun davranışlar içinde bulundukları söylenebilir. Diğer örneklerde de görüldüğü gibi çocuğun aileye en çok gereksinimi olduğu dönemde aile içi iletişimden uzak kalması kendisinin benimsendiğini onaylandığını ailenin bi parçası olduğunu hissedemediği bu dönemin onda ne tür iletişimsel stratejilerin doğmasına ya da yok olmasına neden olduğu belli bir yaşa kadar anne babasını görmeyen çocuğun kendisine nasıl bir dünya kurduğu yabancılarla iletişimini nasıl ilişkilendirdiğin biçimlendirdiğini yada sürekli kabul görülebilen bir birey olma sürecini geçirene dek toplumla iletişimi bu sınamalarla başarılı bulunmayan kişilerin toplumlarından nasıl uzaklaştırıldıkları ve tür iletişim biçimleri ile karşılaştıkları hep ayrı araştırma konusudur.

Günümüz çocuk gelişimi bilgileri ile ve ülkemizdeki ve modern batı ülkelerindeki uygulamaları göz önünde bulundurarak toplana bilgiler ne yazık ki kimi kez çocuğun küresel durumu ile pek fazla uyuşmayabilmektedir. Kaldı ki modern toplumlarda bile yetişkin gözü ile çocuğun sosyal gelişimi sırasında öğrenme öncesinde sırasında ve sonrasında ne derece karmaşık işlemler dizgesi kullandığını görmek anlamak ve bu dizgenin bütün özelliklerini saptamak çok güçtür.

Yaşamı aile içinde gözlemsel olarak öğrenmeye başlayan çocukların en duyarlı olmaya başladıkları yaş dönemi 3-8 yaş arasıdır. Bu yaşlardaki çocuklar gözlemsel etkiye daha duyarlı oldukları bilinmektedir. Çocuğun telkine en uygun olduğu dönemin 4-8 yaş arasında olduğu 8 yaşından sonra bu özelliğin yaşın artışı ile azalmaya başladığı da bulgular arasındadır.

Çağın gereklerine göre aile ve bireyleri değişik roller üstlendiklerinden sonuçta değişik çocuk tanımları ortaya çıkmıştır. Örneğin 1957 yılında yeni çıkmaya başlayan Brodcasting and television dergisi hedefledikleri milyonlarca kişilik kitleyi 3 grupta toplamaktaydı: Kadınlar, erkekler, çocuklar.

Hedef kitle büyük oranda kadınlar olarak görülmekteydi Yayının reklamında şöyle denmekteydi: "Onlar, annedirler, büyükannedirler, genç kadınlar, eşler ya da evlenmemiş kızlardır. Onlar, ulusun alışveriş listelerini hazırlayanlardır. Bugünün ve yârinin evlerini yapanlardır Onlar, ev kadınlarıdır, daktilocu, garson banka işçisi, ya da balerindirler. Onlar, her meslekten, her işten, her yaştan kadınlardır. Ancak hepsinin ortak bir yönü vardır: Radyoda reklamı verilen ürünleri satın alırlar. Çalışan genç kızlar "Kadın" kategorisinde gösterilir derginin hedeflediği çalışan genç erkekler, "çocuk" kategorisi katılmıştır. Derginin tanımladığı çocuk sınıflamasına "ofis-boylar, haberciler kuryeler muhasebe yardımcıları, çıraklar" katıldığı gibi, lise ve kolejlerdeki gençlerde çocuklar sınıfına girmektedir. Bu belgeye göre, çocuklar kendi başlarına birer tüketici değildirler. Ancak ailenin satın almasını etkileyen öğelerdir ve yarının yetişkin tüketicileridir.
Yine Broadcasting and Television dergisinin aynı yıl, daha sonraki bir sayısında Gençlerin seçimleri konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçları yayınlanmaktadır "Genç" kategorisi temel olarak da çalışan genç kız ye erkekler ile üniversite öğrencileri alınmaktadır Böylece "teenagers" gençler de toplumun bir bölümü olarak taninmiş olmaktadır. Çocukların ve gençlerin toplumdaki görünürlükleri kazanmaları da toplumsal ve bireysel kimliklerini kazanmaların, sağlamıştır. Çocuklar ve gençler böylece kendi isteklerini ve arzularını belirleyebilme olanağı bulmuşlardır Bu da günümüze dek gelen büyük değişimin başlangıcı sayılabilir. Yeni ortaya çıkan 've oldukça kalabalık olan bu iki yeni grup seslerini duyurma ve toplum şartların kendi, istedikleri şekilde değiştirebilmek için ilk kez harekete geçtiler, Böylece satın alma ve yönlendirme gücünü ele geçiren çocuklar ve gençler, 'İkinci dünya savaşından Önce reklamların da hedefi haline geldiler. Stuart Ewen çocukları, 1920-1930'larda Amerikalı ailelerinin harcamalarında itici güç olarak Ortaya çıkmaya başladıklarını ileri sürmektedir.
Son Yıllarda, çocukluğun ve gençliğin Yeni Avrupa çalışmalarındaki gerekliliği Yüzünden çocuklar ve çocukluk dönemi daha bir Önem kazanmıştır, çocuklar yeniden tanımlanarak toplum içinde onlara daha farklı işlevler ve görevler verilmiştir. Bu, ayrıca çocuklar ve gençlerle ilgili yeni beklentiler anlamına gelmektedir. Özellikle 1992'den itibaren tek bir Bati Avrupa piyasası oluşturulması amaçlandığından daha fazla önem kazanan bu konu, hem Doğu-Bati ilişkileri daha farklı bir konuma doğru ilerlediği için hem de ekonomik piyasanın ve iletişimin boyutlarının küreselleşmeye doğru gitmesi nedeniyle de oldukça gündemdedir. Ayrıca uluslar arası ticaret ve tüketim piyasalarının genişlemesi, kitle iletişiminin hızlı gelişimi ve turizm, "çocukluk" devresinin ve "gençlik" devresinin uluslar arası boyutta ele alınmasına katkıda bulunmuştur.

Öncelikle gençlik ve daha sonra da çocukluk evresi yaşamın belli evresi olan bir bölümü olarak tanımlanmış ve ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu dönemde bireyin kültürel sosyal ve psikolojik durumu ve bunların yetişkin yaşamlarına etkisi çok daha sonra araştırılmaya başlanmıştır.

Çocuk üzerinde yoğunlaşan bu çabalar belli bir toplumsal yapının niteliği ve sağlığı hakkında da bir fikir edinebilecek boyutlara ulaşabilmektedir. Çocuk yapısının normal olup olmadığı normal olduğu koşullarda hangi düzeye işaret ettiği sorunu çocuğun çeşitli durumlar karşısında gösterdiği tepkilere bağlı olarak görülmektedir. Bu olguyu çeşitli alanlarda sınama olanağı vardır. Hareket halindeki görsel imgeler dizisi ile Çocukla arasındaki bağlantıların araştırılma gereksinimi de tepkilerin gözlenmesi yönünden önem taşımaktadır.

Çocukluk dönemi ve özellikleri çocuk ve sinema ilişkisi açısından son derece önemlidir. Çocukların farklı dönemlerde farklı tepkiler geliştirmeleri dünyayı farklı algılayıp kendi yaşamlarına daha doğrusu yaşamlarının o anına hemen uygulayacakları iletişim biçimlerini seçmeleri ile sonuçlanmaktadır. Örneğin okul öncesi çağda daha çok görsel iletişim araçlarına yönelen çocuk okullaşma ile kitap, dergi gibi iletişim araçlarını tanımaya ve daha sonrada seçip yapmaya başlamaktadır. Bunların farklı konularda olabileceklerinin çocuk tarafından anlaşılması üzerine ailesel yaşam biçimi ve bireysel ilgi ve yönelimlerle çocuk bunlar arasında seçimler yapmaya başlayacaktır.

Çocuğun aile içinde konumu çocuğun bu ortamda mutlu huzurlu ve sağlıklı oluşu ile huzursuz ve sorunlu oluşu çocuğu farklı seçimler yapmaya itebilir. Benzer şekilde çocukların bireysel gelişim dönemlerinde üzerinde durdukları konuları sıkça televizyon ekranlarında görmeleri ya da bunlarla sinema filmi biçiminde karşılaşmaları da içinde bulunulan dönemin özelliğine göre çocuğun isteği ile farklı seçimlerle sonuçlanabilmektedir. Çocukların bireysel gelişim aşamaları ve biçimleri ile ilgili olduğu kadar ailenin sosyoekonomik ve kültürel durumu ve toplumun dünyadaki iletişim biçimlerinin hangilerini benimsediği de önemli öğelerdir.

Sonuç olarak toplum, aile ve çocuk ayrılmaz ve birbiri ile iletişim ve etkiletişim içinde bulunan olgulardır. Varlıkları yoklukları birbirleri ile uzlaşmaları ve uzlaşımsızlıkları hep bir iletişim biçimine dönüşmektedir. Toplumların yapılarında meydana gelen düşünsel, ekonomik, yargısal, yönetsel, sanatsal, bilimsel, olgu layım sal vb. tüm değişiklikler, sonuçta yalnızca toplum yapısını belli bir dönem için etkilemekle kalmayıp aile yapısında ve aile çocuk ilişkisinde de kalıcı değişiklikler yaratabilmektedir. Bu değişiklikler sonucunda her toplum biçiminde çocuklar genel olarak yaşadıkları ortama ve aile biçimine bağlı olaraktan bireysel olarak her bir çocuk iletişim olgusunu farklı bir biçimde görmektedir. Bu görüş farklılıklarının da gerek bireysel gerekse toplumsal farkı uygulamalar dönüşmesi kaçınılmaz olmaktadır. Kısacası çocuk toplumdan aldığını yine bir biçimde topluma yansıtmaktadır. Hem de benzer iletişim özelliklerini koruyarak ve bunları kullanarak yapmaktadır.

Kaynak: Nilüfer PEMBECİOĞLU İletişim ve Çocuk