Türklerde Psikiyatrik Hastaların Rehabilitasyonunda Müziğin

Eski çağ medeniyetlerinden günümüze kadar geçen zaman süreci müziğin, insan sağlığı üzerinde etkili olabileceği düşünülerek, tedavide kullanılmıştır. Dolayısıyla müzikle tedavi en eski tedavi yöntemlerinden biridir.

Türklerde Müzikle tedavi tarihine bakılacak olursa, konuyla ciddi bir biçimde ilgilendikleri görülmektedir. Dolayısıyla, müzikle tedavi konusunda ki bilgilerin edvarlarda nasıl bahsedildiği ve günümüzde yapılan uygulamalarla mukayesesi, ayrıca dünyadaki yapılan uygulamaların kısa değerlendirilmesi şeklinde konuya açıklık getirilebilir. Müzikle tedavi, ruhsal ve bedensel sorunları olan çocukların ve erişkinlerin psikiyatrik sorunlarını belirlemede ve bunlara bir çözüm getirmede yol gösteren bir iletişim yöntemidir. Çalışmalar göstermiştir ki müzik, organizmayı çeşitli yollardan etkilemektedir. Günümüzde psikiyatri hastanelerinde uygulanan müzikle tedavi yöntemi ile hastaların sosyal ilişkilerinin geliştirilmesi, kendisine güveninin yeniden kaz andırılması, fizik egzersizler, motor kont rol ve konsantrasyonun artırılması için programın bir öğesi olmuştur.

Bilindiği gibi müzik yapıtları üzerinde, insan edimleri, insan ilişkileri ve toplumsal imgeler vardır. Toplumların oluşmasında, kültürel unsurlar önem taşır. Her toplum kendi kültürel unsurlarından daha çok etkilenir. Türk Musikisi de Türk kültürünün bir unsuru olması nedeniyle, genelde Türk toplumunun en çok etkilendiği müzik türü olduğu söylenebilir. Türklerde ilk ciddi müzikle tedavi yöntemi, Osmanlı Devleti döneminde görülmekle birlikte, Orta Asya'da İslam öncesi dönemde "baksı" adı verilen şaman müzisyenler tarafından çeşitli hastalıklara uygulanan tedavi çalışmaları yapılmıştır. Türkler ruh hastalarına bilimsel ve insani duygularla yaklaşarak acılarını dindirmek için şifahanelerde, dönemin olanaklarına göre birtakım ilaçlarla ve müzik ile tedavi etmeye çalışmışlardır.

Psikiyatri tarihine bakılacak olunursa, Türklerin ruh hastalarını iyileştirme yolu ile tedavi ettiklerine ilişkin geniş bilgilere rastlamak olağandır. M.S. 854-932 yılları arasında yaşamış olan Müslüman Türk bilginlerinden Zekeriya er Razi, melankolik hastaların, kesinlikle meşguliyet ile tedavi edilmelerini önermiştir. Bu tür hastaların sıkıntılarından ve dertlerinden müzik öğrenerek ve güzel sesle okunan şarkılar dinleyerek kurtulabileceklerini belirtmiştir.
Büyük İslam bilgini Farabi (870-950), eski Yunan müziğini de kaleme aldığı "el- Medhal fi'l Müsiki "adlı eserinde çalgılardan ve müzisyenlerden söz eder. Farabi, müziğin insanlar üzerindeki etkisinden de bahsetmiştir.

Makamların ruha olan etkileri, Farabi ! ye göre şöyle sınıflandırılmıştır.

Rast Makamı:
İnsana sefa (neşe, huzur) verir.
Rehavi Makamı:
İnsana bek (sonsuzluk düşüncesi) verir.
Küçek Makamı:
İnsana hüzün ve elem verir.
Büzürk Makamı:
İnsana havf (korku) verir.
Isfehan Makamı:
İnsana hareket becerisi ve güven duygusu verir.
Nev Makamı:
İnsana lezzet ve ferahlık verir.
Uşşak Makamı:
İnsana dihek (gülme) verir
Zirgüle Makamı:
İnsana nevm (uyku) verir.
Saba Makamı:
İnsana şecaat (cesaret, güç) verir.
Buselik Makamı:
İnsana güç verir.
Hüseyni Makamı:
İnsana sulh (sükûnet, rahatlık) verir.
Hicaz Makamı:
İnsana tevazu (alçak gönüllülük) verir.

Büyük İslam bilgini Farabi'nin müziğe dair Kitabü'l-Müsika'l-Kebir (Musikinin Büyük Kitabı) adlı eserinde, ses, musikinin fiziki fizyolojik esasları ve enstrümanları, detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Farabi, müziğin insanlar üzerindeki etkilerinden de bahsetmiştir. Büyük İslam bilgini ve filozoflarından İbni Sina(980-1037) da, eserleriyle ve düşünceleriyle, beş yüzyıl boyunca, İslam ve Batı dünyasına hâkim olmuş ve özellikle de felsefe, tıp alanlarında uzun süre aşılamaz büyük bir otorite olmuştur. İbn-i Sina'nın "Kanun" adlı eserinin 3. ve 4. kitaplarında akıl hastalıklarının incelendiği 17. bölümü, 1659 yılında P. Vattier tarafından Latinceye çevrilmiştir. 18. yüzyılda Tok atlı b.Ahmet tarafından da Türkçeye çevrilmiştir. İbn-i Sina gerek çocuk, gerekse yetişkin akıl hastalarının meşguliyet, şok, telkin, müzik ve ilaçla tedavi edilebileceğini savunmuştur. Ayrıca, bugünkü modern psikiyatrinin de hazırlayıcısı olmuştur.


İbn-i Sina bedenen ve ruhen sağlıklı çocukların yetişmesinde annelere büyük görev düştüğünü belirtmiştir. Ayrıca, küçük çocukların bedensel ve ruhsal bakımdan daha sağlıklı bir şekilde büyümesi için, onların müzik ile beden hareketlerine ve müzikle uyumaya alıştırılmalarını önermiştir

.
İbn-i Sina'ya göre tedavinin en etkili ve en iyi yollarından biri, hastanın akli ve ruh güçlerini artırmak, hastalıkla daha iyi mücadele etmesi için cesaret vermek, en iyi müziği dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.

İbn-i Sina'nın eserlerinden çok yar arlandığını, hatta müziği de ondan öğren erek tıp mesleğinde uygulamaya koyduğundan söz etmektedir. Arapça yazdığı, Kitabü'l-Şifa'daki 12 bölüm tümüyle müziğe ayrılmıştır. Baron Rudolph D'rlang tarafından Fransızca'ya çevrilmiş ve "La Musique Arabe" adıyla yayımlanmıştır. Ölümünden bir asır sonra, Gerhart von Cremona tarafından Latinceye çevrilen "Al-Kanun Fi't-Tıbb" adlı eserinin birinci, üçüncü ve dördüncü kitaplarında bulunan çocuk hastalıkları ve psikolojisi ile ilgili bölümleri, bu alanda sadece Türk-İslam hek imliğini değil, 1 7.yüzyıla kadar Avrupa heimliğini de çok etkilemiştir. Mevlana Celleddin-i Rum (1207-1273) kuşkusuz, müziğin insan ruhu üzerindeki etkilerini en iyi biçimde dile getiren ve bun un en güçlü yorumunu yapan kişidir. Mevlana, yaşamı boyunca bilim yolunu seçmiş, cehaletle savaşmıştı.

Bundan dol ayıdır ki, Mevlevi şeyhleri bilim ve İrfan sahibi, aynı zamanda bestekar kimselerdi. Mevlevi tekkeleri hem bir üniversite, hem de müzik yönünden bir konservatuardı. Mevlevi ayinlerinde düzenlenen sema gösterisi, müzik nağmeleri ve yanık ney sesleri arasında yapılmaktadır. Müziğin ve dansın, insan ruhu üzerindeki güçlü etkisine en iyi örneği, sem'da bulmaktayız. Türk Musikisi ile ilgili önemli çalışmalar yapmış olan Safiyüddin Urmevi(12 17/1224-1294), çeşitli makamlarda bestelenmiş olan eserlerin okunması sırasında insanlar üzerinde bıraktığı psikolojik etkileri incelemiş ve nev, buselik, uşşak gibi makamların, insan ruhuna güç, cesaret ve ferahlık verdiğini belirtmiştir. Eski Türk hekimlerinden olan Şu'ür Hasan Efendi'nin "Ta'dilü'l Emzice' adlı yapıtında, müzik yöntemlerini bilmeyen bir hekimin tanı ve tedavilerde başarılı olamayacağı idd iası, bize eski Türk hekimlerinin tedaviye ne denli değer verdiklerini göstermektedir. Şu'üri, Ta'dilü'l-emzice adlı eserinde, belirli makamların, günün belirli zamanlarında etkili olduğunu belirtmektedir. Makamların, etkili oldukları zamanlara göre sınıflandırılışı da şöyledir:

1.Rast ve Rehavi Makamları: Seher zamanları etkilidir.
2. Hüseyni Makamı: Sabahleyin etkilidir.
3. Irak Makamı: Kuşlukta etkilidir.
4. Nihavent Makamı: Öğleyin etkilidir.
5. Hicaz Makamı: iki ezan arası etkilidir.
6. Buselik Makamı: ikindi zamanı etkilidir.
7. Zengüle Makamı: Grupdan sonra etkilidir.
8. Uşşak Makamı: Gün batarken etkilidir.
9. Rast Makamı: Gece yarısı etkilidir.
lO. Zirefkend Makamı: Gece yarısından sonra etkilidir.

İnsan, ruhi durumu gereği günün her saat inde aynı formu koruyamaz. Ayrıca, bir takım dış tesirlerinde insan ruhu üzerinde olumlu ve olumsuz etkilerinin bulunduğu inkâr edilemeyen bir gerçektir. Kısaca belirtmek gerekirse insan, hayatın çalkantılar ı içinde yaşamını sürdürmektedir. İşte bu gerçeği çok iyi bilen Şu'Cırt, günün belli yak itlerinde rastgele makamların icra edilemeyeceğini ve bu vakitlerde belli makamların icra edilmesinin insan ruhunu dinlendireceği ve insanı huzura kavuşturacağı görüşünü savunmaktadır. Şu'uri'ye göre, müziğin meclis adamlarına olan etkileri de birbirinden farklıdır: Ulema (âlimler)meclisine, rast makamı; ümera (emirler) meclisine, ısfahan makamı; dervişler meclisine, hicaz makamı; sofiler meclisine, rehvi makamı etkilidir. Makam ve fasılların, çeşitli uluslar üzerinde değişik etkileri olduğunu da kabul eden eski Türk hekimleri hüseyni makamını Araplara; ırak makamını, Acemler'e; uşşak makamını Türklere; buselik makamını da Rumlara ve Frenkler'e dinletirlerdi. Türk hekimleri korku, heyecan, kuşku ve ruhsal bunalım geçirenlerin nabız atışlarındaki değişme ve bunun meydana getirdiği ruhsal huzursuzluk üzerinde durur, hastalara çeşitli melodileri dinletir ve bu arada nabız atışlarını da kontrol ederek, hastaya uygun olan müziği bulur ve aynı hastalığı olanları bir araya getirerek, buldukları uygun şarkılarla tedavi ederlerdi.

Yani bir çeşit grup terapisi yapılırdı. Ruh hastalarının hoşlanacakları şarkılar kadar, beğendikleri müzik aletleri de göz önüne alınarak hastalara ve hastalıklarına göre çeşitli müzik aletleri kullanılırdı. İnsanların renkleri, giyimleri ve hatta huyları ile makamların yakından ilişkisi olduğunu kabul eden eski Türk hekimleri ve müzisyenleri, ırak makamını esmerlere ve saldırgan hastalara; rast makamını ve içinde rast makamının. Özelliklerini taşıyan makamları sarışınlara, ağır ve sessiz huylu olanlara; kuçek makamını da soğuk ve sak in huylu, beyaz tenli olanlara dinletirlerdi. 19. yüzyıl başlarında yaşamış olan Hekimbaşı Gevrekzade Hasan Efendi'nin "Rislet ü'l-müsikiyye mine'd devi'r-ruhaaniyye" ve Neticetü'l-Fikriyye ve Tedbir-i Veldetü'l Bikriyye" adlı eserlerinde konuyla ilgili bilgiler vardır. Gevrekzade, eski Türklerde, akıl hastalarının müzikle tedavilerine büyük önem verildiğini ve uygulanan tedavi ile olumlu sonuçlar alındığını belirtmektedir. Gevrekzade, müzikle tedavinin özellikle durgun, yaş ama küskün ve çevreye karşı ilgisiz hastalar üzerinde etkili olduğunu işaret etmektedir.

Hekimbaşı Gevrekzade Hasan Efendi, "Neticetü'l-Fikriyye ve Tedbir-i Veladetü'l-Bikriyye" adlı eserinde, hangi müzik makamının hangi çocuk hastalığına iyi geldiğini belirtmektedir:
1. Rast Makamı: Havaleye ve felce iyi gelir.
2. Irak Makamı: Menenhit ve hafakan hastalığına yakalanan çocuklara iyi gelir.
3. lsfahan Makamı: Zihin açıklığı sağlar.
4. Zirefgend Makamı: Felce, sırt ağrısına, mafsal ağrılarına iyi gelir.
5. Rehavi Makamı: Baş ağrılarının tümü- ne, burun kanamasına, ağız çarpıklığın a, felç ve balgamdan ileri gelen hastal ıklarda etkilidir.
6. Büzürk Makamı: Kara sevdayı gidericidir.
7. Zirgüle Makamı: Kalp hastalıklarına, menenhit hastalığına iyi gelir.
8. Hicaz Makamı: idrar zorluğuna çok iyi geldiği ve cinsel gücü arttırdığı bilinmektedir.
9. Buselik Makamı: İnsan bedenine etkisin in yanında, yorgun beyni dinlendirici etkisi de vardır.
10.Uşşak Makamı: Ayak ağrılarına iyi gelir.

11.Hüseyni Makamı: İnsanı ferahlatan bu makam, karaciğer, kalp,mide hararetine ve gizli hummaya iyi gelmektedir.
I2.Nev Makamı: Gönül okşayan makam olup, insanın içindeki kötü düşünceleri yok edici etkisi büyüktür.

Hekimbaşı Gevrekzade Hasan Efendi, bu eserini yazarken eski kaynaklardan ve özellikle İbn-i Sina'nın "Kanun"adlı kitabından yararlandığı görülmektedir. Türklerin tıp tarihinde müzik terapiuygulamalarındaki olaylara ait gözlem neticeler ini bulmak güçtür, ancak olaylardan daha çok genel tedavi anlayışları, hangi hastalıklar için hangi makamların kullanılması gerektiği, makamların etkili olduğu zaman dilimleri gibi bilgiler bulunmaktadır. Eski hekimlerin ısrarla üzerinde durdukları; makam-mizaç, makam vakit, makam astroloji ilişkileri daha bilimsel yaklaşımlarla ve klinik deneylerle ele alınmalıdır. Günümüz Türkiyesi'nde, müzik ile tedavi konusunda çeşitli kitaplar ve CD ler çıkarılarak konuya dikkat çekilmekte

dir. Konu ile ilgili bilinçli olarak uzun zaman çalışanların, bu işin etiğini bil enlerin dışında, konuya çok uzak olan kişilerin ticari amaçla çıkarttıkları tedavi CD leri ne yazık ki piyasada satışa sunulmaktadır.
Dünya'da ise, psikiyatri kliniklerinde uygulanan müzik terapi yöntemi, hastanın psikiyatrik durumu göz önüne alınarak hastalığının derecesine göre aktif yada pasif olarak bireysel ve grup şeklinde bilinçli olarak yapılmaktadır. Yerine görede genelde enstrümantal eserler daha çok repertuarı oluşturmaktadır. Bu bence de çok doğru bir uygulama yöntemidir. Bizdeki uygulamalarda ise, halen hastaların ruhi durumları ve hastalık dereceleri önemsenmeksizin, eski Türk hekimlerinin yöntemleri uygulanmaktadır. Oysa eski Türk hekimlerinin uygulamış oldukları müzikle tedavi yöntemine dair, gözlem son uçlarını ne yazık ki edvarlarda göremiyoruz. Bu tür tedavi yöntemlerinde psikiyatrik hastanın, hastalık türü ve derecesine göre özenle müzik seçilmelidir. Bir başka açıdan bakacak olursak, litaratür de Rast makamı insana neşe sevinç hissi veriyor. Bugün rast makamı'nda sözleri hüzün dolu çok eser var. Belki söz ve makam uygun düşerse litaratürdeki etkiler elde edilebilir.

Peki, hastalara uygun müzik nasıl belirlenir ve hayatımızı iyileştirmek için ne tür müzik dinlememiz gerekiyor. Müziğin tedavideki etkileri ve sonuçları, tarih boyunca gözlemlenmiştir. Fakat terapide kullanılan müziğin türüne dair kayıtlar azdır. Bu nedenle gözlemler sonucu hastaya uygun müzik seçilmektedir. Bu gözlemlerin büyük bir kısmı, baştan sona kadar çalınan müzik parçalarının yaptıklar ı genel etkiye veya belirli bir parçanın karakteri göz önüne alınmadan, ona gösteril en tepkiye ilişkindir. Yapıcı bir müzik terapi çalışmasındaki ilerleme, hastanın belli müzik parçalarına verdiği tepkilere dayanmaktadır. Terapistin ihtiyaç duyacağı müziksel repertuar, gerçekte hangi şartlar altında çalıştığına bağlıdır. Bu nedenle terapistin, hastayı çok iyi tanıması ve ruhsal yapısını bilmesi oldukça önemlidir. Çünkü müzik bir anlamda hastanın psikolojik durumun a cevap veren bir gereksinim olmaktadır. Hastanın ruhsal durumu, onun müziğini belirlemektedir.

Özellikle hastaların hoşl anacakları müzikler dinletilmeli ve öğret ilmelidir. Müziğin heyecanlandırıcı ve sak inleştirici fonksiyonları yanında hastalık yapıcı etkilerinin de olduğu yapılan gözlemlerle belirlenmiştir. Hastayı sıkacak müzik parçalarından kaçınmalıdır. Bunun için terapistin, hastanın tüm duygularına egemen olabilecek bir repertuara ihtiyacı vardır. Çoğu kültürde müzik insanları heyecanlandırmak ya da rahatlatmak için kullanılıyor. Bunların etkileri basit ve fiziksel tepkilere bağlı. Yüksek ve hızlı müzikler insana enerli veriyor ve kalp atış hızının artmasın a neden oluyor, solunum hızını değiştiriyor ve kan basıncını arttırıyor. Çünkü müziğin ritmik ve melodik yapısı kandaki adrenalin devingenliğini yükselmesini ve alçalmasını sağlıyor.

İnsanları rahatlatmak için yumuşak sesler ve yavaş müzikler dinletilmelidir. Bezginlikten ve yorgunluktan yakınan kişilere de hızlı tempolu müzikler dinlemeleri önerilmektedir. Psikiyatride müzik kullanımı kendi başına bir tedavi aracı değildir. Müziğin tedavideki önemi, onun tıbbi tedavilere suna- bildiği yardımdır. Ancak müzik, psikolojik rahatsızlıkların giderilmesi için bir tedavi niteliği taşıyorsa da, kısa sürede olumlu sonucun alınacağını söylemek güçtür. Çünkü, psikolojik rahatsızlıkların müzik terapi ile giderilmesi tedavi öncesinde ve sonrasında uzun süreli bir çalışmayı gerektirmektedir.

Müzikoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Haşmet ALTINÖLÇEK / İTÜ. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı