Aile-Evlilik Terapisi

Terapi ortamı; iletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin, terapistin yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır. Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yine de çiftlerin kendilerine bağlı. Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmek olarak özetlenebilir. Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlı. Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlar:

“Sen beni hiç anlamıyorsun.”
“Ben kendimi sana anlatamıyorum.”

“Sen önceden böyle değildin, çok değiştin. “
“Sen hep böylesin.”
“Hiç değişmeyeceksin. “
“Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum.”

Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önceden de vardır. Fakat yaşam döngüsünün çeşitli evrelerinde (evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma) çiftler belirli amaçlar üzerine odaklanırlar. Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen “şeyleri” göremez ya da görseler de fark etmemeye, fark etseler de bir süre sonra bunun değişeceğine inanmaya çalışırlar. Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar yaşanabilir, ayrıca bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belki de hiç yapmadıkları, ya da bazen düşündükleri hatta bazen deneyime geçirdikleri “kendinin farkındalığı” üzerine yoğunlaşmaya başlarlar. “Ben neyim.”, “Ne oluyor.”, “Ne istiyorum.” gibi kendine yönelik sorular sormaya başlarlar. Farkına varmaktan kaçındıkları “şeyler” üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışırlar. İlişkinin bileşenleri olan üçlü; kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır. İlişkide o ana kadar ortaya çıksa da baş edilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar. Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve “sen” çatışması ortaya çıkar. Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılabileceği gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir. Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde olacaktır. Fakat bir problem yaşandığında: kişilerin” eylem kapılan yapılanmış” olması veya “sonu gelmeyen oyunlar” söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır. Sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir. Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir. Ancak dışarıdan birisi (terapist) sisteme ihtiyacı olanı verebilir. “Kuralların değişmesi”, “yeniden çerçeveleme” çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir. Böylece danışanın olaylara ait olan farklı bakış açısı değiştirilerek daha fazla seçenek sahibi olmaları ve duygularının daha da netleşmesi sağlanır. İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır. İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla mümkündür, çünkü asıl olan ilişkidir. Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri “ben boşanmak istemiyorum” veya “ben boşanmak istiyorum” isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği, çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir. Sorunlu ilişkilerde boşanmak; ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir. “Boşanmak en iyi çözüm “diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir. Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir. Terapiye her iki tarafın da katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır.
İlişki bir alışveriştir, “burada ve şimdi” mantığı önemlidir...

Günümüzde aile ve evlilik terapisi alanında çok sayıda ekol vardır. Tümünü ortak kılan nokta, aile ile birey arasındaki ilişkileri ele almalarıdır, Terapistler, aile üyelerini bir araya getirip onların ortak meselelerini belirlemelerine, sorunlarını sıralamalarına, çözümleri için işbirliği yaparak sağlıklı bir şekilde devam etmelerine yardımcı olmaktadır.

Aile terapilerindeki ekollerin tümü, yöntemleri ne olursa olsun terapistler; aile için şu amaçları taşırlar:

4 Bireydeki ruhsal belirtileri ve işlevsel bozuklukları, ilişkiler alanında ele atmak ve azaltmak;
4 Aile ve evlilik içi çatışmaları ile ailenin daha geniş çevresi ve toplumla çatışmalarını çözümlemek

4 Ailedeki çözmede kullanabileceği kaynak ve davranışları belirleme ve kullanma güçlerini harekete geçirmek;
4 Aile üyelerinin duygusal gereksinimlerinin algılanması ve doyurulmasını kolaylaştırmak;
4 Üyelerin ve ailenin zorlayıcı yaşam olayları, tıbbi ve ruhsal hastalıkları karşısında sorun çözme, iletişim kurma becerilerini geliştirmek;
4 Üyelerinin her birinin özerkliğinin ve iletişim kurma becerilerinin artmasını sağlamak;
4 Cinsler ve kuşaklar arası rol dağılımı konusunda uyuşmanın artmasını sağlamak;
4 Ailenin toplumsal çevre ile bütünleşmesini kolaylaştırmaktır.