AKIL HASTALIĞI NEDENİ İLE BOŞANMA

Medeni Kanunumuzda boşanma sebepleri özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılmıştır. Uygulamada en fazla dayanılan sebep, genel bir boşanma sebebi olan ve halk arasında şiddetli geçimsizlik olarak bilinen, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmadır. Kanunda özel boşanma sebepleri ise beş maddede düzenlenmiştir. Bunlar zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır.

Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olması halinde, o evlilik bu sebeple iptal ettirilebilir. Yine kanunda akıl hastalığı özel bir boşanma sebebi olarak da düzenlenmiştir. Kanunda akıl hastalığı dışında başka hiçbir hastalık boşanma sebebi olarak kabul edilmemiştir. Yani eşlerden birinin akıl hastalığı dışında başka bir hastalığa yakalanması halinde, örneğin aids, kanser olması ya da bulaşıcı bir hastalığa yakalanması halinde bu hastalıklar özel bir boşanma sebebi oluşturmaz.

Kanunumuz sadece iyileşmesi olanaksız akıl hastalıklarını boşanma sebebi olarak kabul etmiştir. Eğer akıl hastalığı iyileşebilir nitelikte bir hastalık ise bu hastalık kaç yıl sürmüş olursa olsun, boşanma sebebi kabul edilmez ve dava reddedilir. Hastanın iyileşmesinin olanaksız olup olmadığının ise resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekmektedir. Bu sağlık kurulunda mutlaka konu ile ilgili uzmanlar bulunmalıdır. Boşanma kararı verilebilmesi için sağlık kurulu raporunda açıkça akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı belirtilmelidir. Uygulamada şizofreni ve paranoya iyileşmesi olanaksız hastalıklardan sayılmaktadır.

Eski Medeni Kanun'umuzda akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu tarafından tespit edilmesinin yanı sıra akıl hastalığının en az 3 yıl devam etmesi koşulu aranmaktaydı. 2002 yılında yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun'umuzda bu konuda bir değişiklik yapılarak süre şartı kaldırılmış ve akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi yeterli görülmüştür. Böylece sağlıklı olan eşin 3 yıl gibi bir süre akıl hastası olan eşle yaşaması ve bu süreyi beklemesi engellenmiştir.

Bu durumda sağlıklı eşin, diğer eşin akıl hastalığını ispatlaması yeterli olmamakta ayrıca ortak hayatın kendisi için çekilmez hale geldiğini ispatlaması gerekmektedir. Bu durumu ispatlama yükü davayı açan sağlıklı eştedir. Ortak

hayatın çekilmez hale geldiği her türlü delil ile ispatlanabilir. Özellikle bu konuda tanık beyanları önemlidir. Ayrıca bu konuda bir şüphe varsa, hastalığın ortak hayatı çekilmez hale getirip getirmeyeceği konusunda Adli Tıp'tan rapor alınabilir.

Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davalarının belli bir süre içinde açılma zorunluluğu yoktur. Bir eş yıllarca akıl hastası olan eşine bakmış, ilgilenmiş ve evliliğine devam etmiş olabilir. Yıllar sonra bu sebebe dayanarak boşanma davası açmasında bir engel bulunmamaktadır.

Akıl hastası olan eşin davranışları kendi iradesi ile olmadığından bu eşin davranışları nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılarak boşanma kararı verilemez. Örneğin akıl hastası bir eş, diğer eşe karşı şiddet uyguluyor ya da hakaret ediyor bile olsa davranışları iradi olmadığından bu davranışlar nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına karar verilemez. Burada ancak akıl hastalığı özel sebebi ile boşanma kararı verilebilir.

İyi günde, kötü günde diye başlayan evlilik birliği içinde eşlerden birinin akıl hastası olması nedeni ile boşanma kararı verilmesi bazı kişiler tarafından eleştirilse de sağlıklı eşin ömür boyu çekilmez ortak bir hayat içinde bırakılması adil olmayacağından, diğer hastalıklardan farklı olarak akıl hastalığı için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Av. Ayça ÖZDOGAN / Avukat /