Alzheımer Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir

alzaymır ve tedavisi antalya psikiyatristAlzheimer hastalığı hem hastayı, hem de ailesini çok ciddi bir şekilde etkilemekte ve sürecin sonunda şu an tıbbın olanaklarıyla ölüm kaçınılmaz olmaktadır. Bu denli yıkıcı ve yıpratıcı bir hastalığın tedavisi de son yıllarda oldukça önem kazanmış, birçok araştırma yapılmış ve yapılmaktadır. Alzheimer hastalığının karmaşıklığı ve şu anki tıbbi bilgilerimizin...>

Alzheimer hastalığı hem hastayı, hem de ailesini çok ciddi bir şekilde etkilemekte ve sürecin sonunda şu an tıbbın olanaklarıyla ölüm kaçınılmaz olmaktadır. Bu denli yıkıcı ve yıpratıcı bir hastalığın tedavisi de son yıllarda oldukça önem kazanmış, birçok araştırma yapılmış ve yapılmaktadır. Alzheimer hastalığının karmaşıklığı ve şu anki tıbbi bilgilerimizin yetersizliği, bu hastalık için ilaç tedavisi geliştirilmesinin önünde hala ciddi engeller oluşturuyor.

Bununla birlikte son yıllarda bu yönde kaydedilen ilerlemeler sayesinde birçok kapı aralandı. Sözgelimi, Alzheimer'li hastaların beyinlerinde nöro kimyasal anormalliklerin saptanması, ilaç tedavisi için bir zemin oluşturdu. Şimdiye dek tedavi büyük ölçüde rahatsızlığı ortadan kaldırmaktan çok, belirtileri azaltmayı hedefliyordu. Bu yaklaşım ya da tedavi şekli, esas olarak hastalıkta bozulmuş olan veya korunması bilişsel işlevsellikte düzelmeyle sonuçlanacak nörotransmitter sistemlerine yöneliktir. Günümüzde yeni ilaçlar üzerinde yapılan çalışmalar hastalığın ilerlemesini önleyecek, yavaşlatacak veya durduracak ilaçlara odaklanmaktadır. Şimdi kısaca eldeki ilaçlara kısaca göz atalım.

Kolinerjik ilaçlar:

Alzheimer'in anlaşılmasında ilk büyük gelişme, bu hastalıkta serebral kortekse ve hipokampusa projeksiyon yapan subkortikal noron ağında ağır hasar olduğunun saptanmasıydı. Bu kolineıiik projeksiyonlar daki has arın derecesi Alzheimer'in klinik durumuyla yakından ilişkilidir ve bu ilişki de Alzheimer'deki bellek bozulmasının büyük ölçüde azalmış kolinerjik işlevselliğe bağlandığı kolinerjik kurama kaynaklık etmektedir. Buna göre de, tedavide kolinerjik yerine koyma önem kazanmıştır.

1.Asetilkolin prekürsörleri: Tıpkı Parkins on hastalığındaki gibi L-Dopa prekürsörüyle tedavisi gibi kolin de, kolin veya fosfatidilko1 m formunda uygulandı. Bunun sonucunda hasarlı sistemde çok az bir işlevsellik sağlanabildi, hatta tablonun daha da kötüleşebildiği görüldü.

2. Kolinerjik agonistler: Muskarinik agonistleri kullanarak merkezi kolinerjik reseptörleri doğrudan uyarma yaklaşımı, Alzheimer'li hastaların ölüm sonrası beyinlerinde en az iki alt tipin; Mi ve M2 reseptörlerinin yoğunluğunun değişmemiş olduğu bulgusun a dayanmaktadır. Bu ajanların birçoğuyla şu an çalışmalar yapılmaktadır. Ancak şimdiye kadar elde edilen veriler çok az bir gelişmeye yol açabilmişlerdir.

3. Kolinesteraz inhibitörleri: Asetilkolinesteraz inhibitörleri, sinaptik aralıkta asetilkolini parçalayan enzimle etkileşime girerler. Alzheimer'li beyinlerde azalmış olan transmitter asetilkolinin korunmasını sağlayarak etki gösterirler. Bu anti Alzheimer ajanları, günümüzde bu hastalığın belirtilerinde geril eme sağladığı kabul edilmiş tek grubu oluşturuyor.

Donepezil ve Rivastigmin ülkemizde de bulunan ve dünyada şu an tedavide en çok kullanılan ilaçlardır. Bu iki ajanın da hastalığın seyrini yavaşlattığı ve belirtilerin şiddetini de azalttığı, birçok çalışmada gösterilmiştir. Özellikle Alzheimer'in başlangıç ve orta döneminde daha çok etkili olabilirken, iler i evrede pek faydalı olamamaktadır.

Hastaların ileri yaşta olmaları nedeniyle Alzheimer dışında başka rahatsızlıklarının (hipertansiyon, diyabet gibi) da tedavisi gerekmektedir. Bu grubun diğer ilaçlarla belirgin etkileşime girmemeleri de tedavide çok önemlidir. Son yıllarda özellikle kolinelik ilaçların üzerinde yoğunlaşmakla birlikte, kolinerjik olmayan ilaçlarla da yapılan çalışmalar vardır. Bunların arasında antienflamatuvar ajanlar, antioksidanlar, nörotrofik ajanlar, NMDA antagonistleri, nootropiklerle de çalışmalar yapılmaktadır. Bunların bazıları ile olumlu sonuçlar elde edilmekle birlikte kesin bir şey söylenebilmesi için henüz erkendir. Alzheimer hastalığında ilaçlardan daha önemli unsur ailedir. Ümitleri, arzulan ve çaresizlikleri tedaviyi ve sonucu etkileyecektir.

Demans hastalarının bakımını üstlenenler üzerindeki araştırmalar son yirmi yılda hız kazandı. Özellikle bu grupta yapılan kontroller, daha fazla psikolojik sıkıntı ve depresyon olduğunu ortaya koyuyor. Bakımı üstlenenlerin yaşadığı sıkıntıyı birçok değişken artırabilir. İlk bozulma düzeyi, iletişim kurma yet ersizliği, kişilik değişiklikleri ve davranışsal ve psikolojik belirti ve değişkenler hastanın bakımını üstlenenlerin yaşadığı sıkıntıyı artırmaktadır.

Yine medyada sık sık karşılaşılan, genellikle sansasyonel yönleri öne çıkarılan öyküler, toplumun ilaç tedavilerindeki en son gelişmelere ilişkin beklentileri artırıyor. İlaç tedavilerinin maliyeti ise bir başka önemli noktadır. Kolinesteraz inhibitörleriyle tedavi maliyeti oldukça yüksektir.

Sosyal güvencesi olmayan hastalan ve yakınlarını bu durum da oldukça zorlamaktadır. Hastalığın iler i dönemlerinde bakımevlerinden yararlanmak ise, ülkemizde bu kurumların yetersiz olması nedeniyle ailelere ayrı bir yük getirmektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında hasta kadar ailelerin rehabilitasyonunun da önemi ortaya çıkmaktadır. Gelecekte hastalığın seyrini değiştirebilecek yeni ilaçlar ve toplum kuruluşlarının da katkısıyla bu hastalığın mücadelesinde daha iyi bir noktaya gelebileceğiz. Sevindirici bir gelişme de; yakın bir geçmişte ülkemizde kur ulan Alzheimer Derneği'nin bu noktada atıl an çok önemli bir adım olmasıdır. Hasta ve ailelerine destek veren bu gibi kuruluşlar olmadan bu hastalıkla mücadele mümkün olmayacaktır.

Popüler Psikiyatri Temmuz – Ağustos 2003 Sayı: 14 / Uzm.Dr. Emre KIZILTAN