Bağımlılarda Aile Terapisi

bağımlılık tedavisi antalya psikiyatristBağımlıların büyük bölümüaileleriyle yaşıyor; Madde bağımlılarının çevresinde kimsenin kalmadığı ve yalnız yaşadıkları şeklinde bir yanlış düşünce yaygındır. Oysa araştırmalar göstermektedir ki madde bağımlılarının çoğu ebeveynlerinden en az biriyle birlikte yaşarlar.Madde bağımlılarının genellikle aileleriyle yaşamaları gerçeği, Üstelik bu durum herhangi bir kültüre...>

Bağımlıların büyük bölümüaileleriyle yaşıyor; Madde bağımlılarının çevresinde kimsenin kalmadığı ve yalnız yaşadıkları şeklinde bir yanlış düşünce yaygındır. Oysa araştırmalar göstermektedir ki madde bağımlılarının çoğu ebeveynlerinden en az biriyle birlikte yaşarlar.Madde bağımlılarının genellikle aileleriyle yaşamaları gerçeği, Üstelik bu durum herhangi bir kültüre özgü değildir. Bağımlı kişilerin yakınları, onun alkol-madde kullanımını farkında olmadan destekliyor olabilirler.

Çünkü ailelerinin bağımlı hastayı destekleyen (sorunlardan koruyan) tavrı, onun dibe vurmasını ya da dibe vurduğunu fark etmesini engeller. Hiçbir bağımlı yanında kendisini her yönüyle destekleyen binleri olmadan bağımlılıklarını sürdüremezler. Farklı ülkelerde yapılan çalışmalar, madde bağımlılarının yalnız yaşamadıkları konusunda benzer sonuçlar vermektedir. Ebeveynleriyle aynı evde oturan madde bağımlılarının oranı ABD de %90, İngiltere'de %62, İtalya'da %80, Porto Rico' da %67, Tayland'da %80 olarak bildirilmiştir.

Gözlemlerimiz kliniğe başvuran alkol bağımlıları arasında evlilik oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca alkol bağımlılarının da büyük kısmı ebeveynleriyle irtibatı sürdürürler. Ailenin madde kullanımı üzer indeki etkisi genellikle, aile bireylerini örn ek alarak alkol ya da madde kullanmaya başlama, aile içi problemler nedeniyle madde kullanımına geri dönme gibi yüzeysel etkilerin çok ötesindedir.

Bağımlılar, ebeveynleri ve diğer aile bireyleriyle iç içe geçmiş, bağımlı bir ilişki sürdürürler. Çoğu zaman bağımlı olan birey değil, ailesinden binleri tedavi arayışına girer. Çünkü bağımlılar genellikle durumlarını inkar içindedirler içtiklerini ya da madde kullandıklarını değil yaşadıkları sorunların alkol ya da maddeye bağlı olduğunu inkar ederler, Bağımlılar genellikle "dibe vurmadan" yani ciddi olarak bir şeyler kaybetmeden bağımlı olduklarını kabule yanaşmazlar (ya da sırf çevrelerindekileri susturmak için bağımlı olduklarını söyler, ama bunu bir mazeret gibi kullanır ya da değiştirmek için hiçbir ciddi çaba harcamazlar). ciddi kayıp ailesi, işi, sağlığı, sosyal statüsü ya da saygınlığı ile ilgili olabilir. Genellikle önceleri bunlardan biri etkilenir, fakat etkilenme giderek hayatın her alanına yayılır.Önemli olan, her şeyini kaybetmeden bu süreci fark edip durdurması, yani kullanımı bırakmasıdır.

Bunun için :
1- Alkol ya da maddenin hayatlarında önemli sorunlara neden olduğunu,
2- Buna rağmen bunları kullanmayı sürekli kontrol altında tutamadıklarını fark etmeleri gerekir.


Bağımlı kişilerin yakınları, onun alkol-madde kullanımını farkında olmadan destekliyor olabilirler. Çünkü ailelerinin bağımlı hastayı destekleyen (sorunlardan koruyan 1 tavrı, onun dibe vurmasını ya da dibe vurduğunu fark etmesini engeller. Örneğin kişi parasız kalır, annesi para verir; karakola düşer, babası kurtarır; hasta olur, eşi hastaneye götürür vs. Alkolün ya da maddenin olumsuz sonuçlarıyla hasta değil hep ailesi ve yakınları yüz yüze gelir. 0 ise kullandıklarının verdiği sarhoşluğa sığınıp tüm sorunlarını inkar eder ya da hep başkalarını suçlar.

Oysa bu sorunları kendisi karşılamak zorunda kalsa, alkolü-maddeyi bırakma gereği hisseder. Bağımlı hastanın yerin e dertleri ve sorunları omuzlayan aile, maddeyi bırakması için sürekli olarak bağımlı kişiye baskı yapar. Kişi de bu baskıyı, kullanımının nedeni olarak gösterir. Karımın dırdırından, ailemin baskısından dolay ı içiyorum" bahanesini sık duyarız. Oysa dırdır ve baskı' dediği, alkole karşı tepkidir. İşte bu durumda bir kısır döngü yaşanmaktadır.

Yani alkolün, maddenin kötü son uçlarını sırtlayan aile bireyleri, hastanın bunlarla yüzleşmesini aslında engellerken; yaptıkları baskıyla hastanın stresini daha da arttırırlar. Bir bebek gibi korunup kollan an bağımlı da maddeyi bırakması için bir neden göremez. Ne de olsa zevk aldığı bir şeyi yapmaktadır ve O'na göre her şey yol unda gitmekte, sadece yakınları bazı şeyleri abartmaktadır.

Hiçbir bağımlı yanında kendisini her yönüyle destekleyen binleri olmadan bağımlılıklarını sürdüremezler. Genelde çevrelerindeki bu insanlar da insan bağımlısı ya da eş bağımlı kişilerdir. Başka bir deyişle bu insanlar bağımlı kişi ile mücadele ederek kendilerini var etmektedirler. Örneğin babası bağımlı olan bir kadının evlendiği erkeğin de bağımlı çıkması ve hayatını "onu kurtarmaya" adaması ya da ilk eşi bağımlı olan bir kişinin evlendiği ikinci bir kişinin de bağımlı çıkması sık görülen senaryolardır, Bağımlılık sürecini durdurmak için yapılması gereken, bağımlılığından ve sonuçlarından sadece kendisinin sorumlu olduğun u bağımlı kişiyle açık açık konuşmak ve O'nun bazı şeylerle karşılaşmasını engellememektir.

Bir bakıma, madde aldığı zaman, O'nu yalnız bırakmakta yarar vardır. Sarhoş olunca kimsenin kendisini yatırmaya götürmeyeceğini bildiği ve bir kaç kez uygunsuz yerlerde uyandığı zaman ya da alkol alıp rezalet çıkardığında kimse kendi yerine özür dilemeyeceği için icabında kötü muameleye maruz kaldığında, alkolü bırakmak için kişide daha büyük bir azim oluşabilir. Diğer türlü kendisini bir bebek gibi yakınlarının bakımına terk eder.

Alkol- madde kullanımının bütün sorumluluğu o kişinin omuzlarına verildiğinde içmemesi için de eski kısır "baskı ve dırdırlara" gerek kalmaz. Yani kişiye "istiyorsan iç ama alkolden dolayı olacak hiç bir şey için bizden yardım bekleme" ifadesinde bütün çevresi söz birliği etmelidir. Ailede sadece bir kişi bunu söylerse, o günah keçisi ve kötü insan haline gelir. Üstelik de diğer kişiler eski benzer tavrı devam ettireceği için bunun anlamı kalmaz. Örneğin sadece eşi bunu söylese ve yapsa, ama babası ve arkadaşlar ı aynı tavrı sürdürmeye devam etse bunun yararı olmaz. Çoğu zaman aileler etrafa mahcup olmamak için her şeye katlanır ama bu şekilde sorunlar kronikleşir.

Bağımlının yakınlarına düşen rol, hastayı bu konuda uzman bir hekime yönlendirmektir. Hasta yakınlarının sık yaptığı bir hata onu bağımlı olduğuna ya da bağımlılığı için tedaviye girmeye ikna etmeye çalışmaktır. Yıllarca bunun için uğraşıp sonuç alamaz ve yorgun düşerler. Oysa kişiye bağımlılık tanısını koyma ve tedaviye motive etme işi hekimin görevidir. Hasta yakınları boşuna "doktorluk" yapmaya çalışıp kendilerini de yormamalıdır.

Bu çaba, ilişkilerini daha fazla germekten başka bir işe yaramaz. Bağımlı yakınları öncelikle kendi aralarında bu konuyu ciddi biçimde konuşup fikir birliğine varmalıdır. 0 kişinin hayatındaki birinci derecede önemli kişiler: Eşi, anne ve babası, kardeşi, yakın ilişkide olduğu herhangi başka bir akrabası, yakın arkadaşı vb. kişiler bir araya gelmeliler ve önce bildiklerini birbirlerine aktarmalıdırlar Hastanın halen alkol ya da uyuşturucu problemi olan yakınları ya da arkadaşları bu gruba alınmamalıdır. Böyle bir ön hazırlığın birkaç amacı vardır. Öncelikle problemin boyutları herkes tarafından daha iyi anlaşılır. Çoğu zaman bağımlı kişi yaşadığı sorunları çevresinden saklar ya da bahaneler üretir.

Örneğin işten çıkarılmasının nedeni patron un kendisine takmış olmasıdır (aslında temel neden alkol nedeniyle işe geç gelmeler, sık izin almalar, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğuna bağlı iş veriminin bozulmasıdır). Bu toplantıda evde, işte, arkadaş çevresinde maddeye bağlı yaşanan problemleri hasta yakınlarının hepsi öğrenir. herkeste olan bilgiler bir araya getirilmiş olur. Bu ön hazırlığın ikinci amacı söz birliği etmektir. Bağımlı kişiyle bir kişi tek başın a mücadele etmeye çalıştığında, o kişi "kötü" ilan edilir. Hasta onun da kendisiyle uğraştığını iddia etmeye başlar. Bağımlı kişi kendisiyle ayrı konuşan yakınlarını birbirine düşürebilir. Bazen bu kişilerden biri, bir kahraman gibi ortaya atılır, bağımlı kişiyi kurtarmak için kendince çok mücadele eder, ondan sözler alır.

Ama bir süre sonra bunların hiçbir işe yaramadığını görerek tamamen çekilir. Önemli olan dengeli bir biç imde herkesin aynı şeyi söyleyerek bağımlı kişiye yaklaşmasıdır. Biraz önce söz ettiğimiz hasta yakınları grubu, ikinci aşamada bağımlı kişiyi karşılarına alıp, tercihen hep birlikte konuşmalıdırlar. "Alkolizm" vb tanılar koymaktan kaçınarak sadece problem alanları dile getirilmelidir. Örneğin: "Uykun ve konsantrasyonun bozuk, sinirlisin, bazı zamanlar titrememelerin oluyor" gibi şeyler söyleyerek bağımlı kişinin de inkar edemeyeceği belirtileri. "sebepleri üzerinde durmadan" öne sürmeli ve ardından 'Biz senin durumundan endişeleniyoruz.

Seni seven ve iyiliğini isteyen bu kişilerin hepsi de senin bir doktorla görüşmen gerektiğini düşünüyor. Biz bunların neye bağlı olduğunu bilmiyoruz, belki de hiçbir şeyin olmayabilir. Ama bizi rahatlatmak için de olsa "Bir doktorla görüşmelisin." Denmelidir. Hekime önceden kısaca bilgi vermek yararlı olabilir. Görüşmeye gidil irken de mutlaka bu kişilerden, en azından birkaç tanesi hastaya eşlik etmelidir. Hekimin yanında, hastanın hayatındaki sorun alanlarının tek tek gözden geçirilmesi ve hasta yakınlarının hekime verdiği bilgiyi hastanın da dinlemesi yararlı olur.

Bağımlı kişi, normal yaşamında (doktorun yanında değilken) böyle bir konuşmayı çoğu zaman sonuna kadar dinlemeye tahammül edemez ve genellikle huzursuzluk çıkarır. Bu görüşme sırasında bir yandan hekim, hasta ve yakınlarından bilgi alırken bir yandan da hastaya durumuyla ilgili iç görü kazandırmanın ilk basamakları atılmış olur. Bu arada hastanın güçlü yönleri üzerinde de durulmalıdır. Yeterlidestek verilmeden yapılan böyle bir konuşma da bağımlı kişinin suçluluk duygularını arttırarak tekrar alkole yöneltebilir. Bu nedenle görüşme sırasında hastayı suçlar pozisyonuna girmemeli, onun için kaygılanıldığı dile getirilmeli ve kurtuluş ümidi verilmelidir.

Bazı alkol bağımlısı yakınları, özellikle eşler alkol probleminden kendileri sorumluymuş gibi suçluluk hissederler. Bu nedenle kendilerini paralama derecesinde, bir kurtarma çabasına girebilirler. Bu tür eşlerde depresyon sık görülür. Bazı bağımlı yakınları ise bu tutumun tersine, konuyu o kişiyle herhangi bir şekilde konuşmaktan bile kaçınır, 'fazla içiyorsun' bile demekten korkarlar. Bu da hiçbir şeyi çözmez. Bazen de alkol ya da madde kullanımı aile dengesini sağlayan, daha başka sorunları örten ya da ebeveyni bir arada tutan bir işleve sahip olabilir.

Örnek 1: Alkol bağımlısı bir erkek hastamız eşinin ısrarıyla tedaviye başvurmuştu. Disulfiram kullanmayı kabul eden hasta, hiçbir çeşit psikoterapiye yanaşmadı.Eşinin denetiminde bir yıl düzenli Antabus kullanan hastanın genel sağlık durumu, iş performansı ve duygu durumu çok düzeldi, ancak bu bir yılın sonunda alkol bağımlısı hastanın eşi'" Bunca yıldır aramızdaki sor unların sadece alkole bağlı olduğunu düşünerek ve bir gün O'nun alkolü bıraktığında her şeyin düzeleceğini ümit ederek sabretmiştim." Diyerek evliliği sonlandırdı.

Örnek 2: Patolojik kumar oynama bozukluğu olan bir başka erkek hastamız tedavi sürecinde bir yılı aşkın bir süre kumar oynamadı. Ancak hastamız kumarı bıraktığında eşi ile olan ilişki biçimi değişti. Eşlerin her ikisi de üniversite mezunuydu ve üst düzey işleri vardı. Daha önce suçluluk psikolojisi içinde eşinin her dediğine boyun eğen hasta, kumardan uzaklaştıkça kendini ortaya koymaya ve sesini yükseltmeye başladı. Yıllardır çalışarak eşinin kumar borçlarını ödeyen kadın ise bu yeni duruma, kum ara verdiğinden bile büyük bir tepki verdi. Sonunda evlilik kadının isteğiyle sonlandı. Boşandıktan 1 yıl sonra dahi hastamız kumardan uzak duruyordu.

Örnek 3: Anne ve babası ayrılmış olan bir ergen hastamızın ebeveynleri, o'nun madde kullandığını öğrendikten sonra, o'na yardımcı olabilmek için gör üşmeye başlamışlardı. En büyük isteğinin ebeveynlerinin bir araya gelmesi olduğunu söyleyen hastamız, tedaviye çok iyi uyum sağladı.

Aile, daha doğrusu bağımlının çevresindeki sistem, bir bütün olarak ele alınmadığında aile üyelerinden birinin bağımlı kişin in iyileşmesini sabote etmesi hiç nadir değildir. Ağır bir kokain bağımlısı kadın hastamız yıllardır ailesini çok uğraştırmış ve üzmüştü. Kokaini bıraktıktan sonra çalışmaya başladı ve hayatında ciddi gelişmeler sağladı. Hastamızın kız kardeşi eskiden beri çalışmıyor ve aslında ailesine önemli ölçüde yük oluyordu. Ancak aile kokain bağımlısı olan kardeşle uğraştığı için bu durum daha önce gözlerine batmamıştı. Hastamız bir yıldır temizdi ve ailenin yeni'" kötü çocuğu" diğer kız kardeş olmuştu. Bir süre sonra hastamız tekrar kokain kullandığında kız kardeşi ona büyük tepki gösterdi.

Ancak bu arada temiz olduğu dönemde kız kardeşinin hastamızdan kendisine kokain bulmasını rica ettiğini öğrendik. Bağımlı eşleri, Al-Anon gruplarında duygularını ele alıp uygun davranışları geliştirmeyi öğrenebilirler. Böylece hem kendilerine, hem de eşlerine daha yararlı olurlar. Bağımlı çocukları için de 'Alateen' adlı kendine yardım grupları bulunmaktadır.

Bağımlı olan kişi tedaviye yanaşmasa dahi, onun yakınları kendileri için terapiye gidebilirler. Böylece bağımlı kişi madde kullanmaya devam etse dahi öncelikle kendi "iyileşme" lerini sağlayabilirler. Bu arada tedaviye başvuran kişi ya da kişilerin iyileşmesiyle dolaylı olarak bağımlı kişiye de daha yararlı olunabilir. Bilinçli ve fonksiyonel aileler bağımlı kişinin iyileşmesinde önemli rol oynarlar.

Popüler Psikiyatri Ocak – Şubat 2006 / 01 Sayı : 29 / Prof. Dr. İlhan YARGIÇ • İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Psikiyatri Anabilim Dalı Bağımlılık Tedavisi Programı Sorumlusu