Çocuk Ve Radyo İletişimi

Görsel iletişimin henüz tam olarak baskın bir duruma geçmediği bir dev­rede çocuk için duymak ve soyutlamalar yapmak da çok önemlidir. Örneğin çocuğun radyo ile olan bağı, diğer iletişim araçları ile olan bağdan çok farklı bir gelişim sergileyebilmektedir. Bir zamanlar, toplumda etkilerinden en çok söz edilen kitle haberleşme araçları radyo ve televizyondu. Bu dönemlerde okuma, yazma oranının düşük oluşu, radyo ve televizyona yönelimin temelini oluşturmaktaydı. Radyo yayınlan 1927 yılında Ankara ve İstanbul'da kurulan beşer kilovatlık iki istasyonla başlamıştır. 1921 yılında dünyada ilk sürekli ve düzenli radyo yayınının başladığı düşünülürse, bu girişin önemi daha iyi bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Radyoculuk alanında "ilkler" arasında sayılan Türk radyo­su, kuruluşundan sonraki yıllarda atak yapamadığı, 1960'tan sonra TRT yasası ile çağdaş radyoculuk anlayışıyla çalıştırılmaya başladığı görülmektedir.

Toplumda öncelikle kadınların radyo dinlemeye başlamaları oldukça önemlidir. Çünkü özellikle, endüstrileşme öncesi toplumda evde oturan, ev işi ile uğraşan ve çocuk yetiştiren kadının radyo dinlemesi, çocuğun radyo dinlemesi ile eşanlamladır.

Dr.Aziz, Aysel "Kadınların TRT radyolarından Yararlanmalarını incelediği yazısında ilk düzenli kadın yayınlarının 1939 yılında "Evin Saati" adı ile başlanılmış olduğunu daha sonraları ise programın isminin "Ev" olarak değiştirilerek aynı içerikte sürdürüldüğünü belirtmektedir. İlerleyen yıllarda TRT M radyolarında kadın yayınları özellikle TRT1, TRT II kanallarının yayına yeni bir düzenleme ile başlaması ile daha canlılık kazanmış, içerikte çok fazla etkin bir değişiklik olmamasına karşın kadın izleyicinin sorunlarına eğilen iki ayrı da yayınlanan kadın programları yer almaya başlamıştır.

Radyo yayınlarının kadınlara ulaşması çocuk açısından da son derece önemli bir etkendir. Gerek dil gelişimi gerekse dinleme becerilerinin gelişimi son derece yakın bağlantısı olan radyo dinleyiciliğinin kadın dinleyicilerinin yanı sıra çocukları da ilgilendirdiği açıktır. Eski programlarda işlenen konu önünde bulundurulduğunda, bunlar arasında ev ekonomisi, okul ve çocuk sorunları, sağlık, hukuk, toplumsal sorunlar, sanat ve yayın gibi konuların yer alması ve evde bulunan kadının türlü konularda aydınlatılması, sorunların dile getirilmesi ve olanak ölçüsünde bu sorunlara çözüm yolları gösterilmesi gündeme gelmektedir.

Çocuklarla ilgili olarak radyo yayınları göz önünde bulundurulacak olduğunda , TRT II'de 1976 yılında 17 programlık bir dizi olarak yayınlanan “Aile içi ilişkiler" adlı 30 dakikalık programda aile içi ilişkiler, çocuk, İcadın, ana- baba kardeş ilişkileri ile ele alınmıştı.

Program Türü

1963

1970

1974

1976

i 979

Kadın yayınları

% 11.2

% 11.6

% 8.8

% 15,5

% 15,5

Koy yayınları

52,7

46,4

46,9

39,4

50,2

Çocuk yayınları

31,3

40,S

30.9

10.0

16.7

Genel h£ılsel Yuy.

4.8

1,2

13,4

35,1

17,6

Toplanı

100

100

100

100

i 00

Kadınların TRT radyolarından yararlanmaları, s: 45) "Neden radyo izlemiyorsun?" sorusuna alınan yanıtlara bakılacak olursa, kadınların radyo sahipliği erkeklerinkinden fazladır. Bu, çocukların radyo dinleme oranlarının kadınlarınki ile eşdeğer olduğunu düşünmemize yol açabilir. Kadınların evde yalnız oldukları ve çalışmadıkları durumda, çocuğun da bulunduğu ortamlarda radyo dinlediği ve

dinlenen programlardan çocukların da etkilendiği anlamına gelmektedir.

İzlememe Nedeni

Kadara Orana

Erkek Orana

Radyosu vok

% 25

% 50

Zamanı vok

% 37

% 50

Televizyondan ötürü

% 6

programlardan ötürü

% 12

Azız'e göre, programların özünü kadın izleyicinin oluşturmasına karşın kadınlara seslenen bu tür yayınlardan erkek izleyicilerin de yararlanıp yararlandıkları araştırılmış ve sonuçta bu tür yayınlar? İzleme olanağı bulan % 30 gibi erkek izleyici grubunun varlığı saptanmıştır. Yayınlardan öğrenilenlere araştırma yapıldığında şu sonuçlar karşımıza çıkmaktadır.

KONULAR

KADIN

ERKEK

Çocuk bakımı,sağlığı eğitimi ve yetiştirilmesi

25

20

Kadın sağlığı doğum kontrolü

16,6

22

Ev ile ilgili pratik bilgiler

15,2

11,4

Ev ekonomisi

11,1

2

anımsamayan

38,8

31,4

Tokgöz, radyoyu görsel ve işitsel olarak çocukların duygularına seslenen kitle iletişim araçları arasında saymaktadır. Diğerleri ise radyo, televizyon, filmler, plaklar ve kasetlerdir. Çocuklardan fazla bir beceri istemeyen bu tür araçlarca verilenler ise, çocuk nüfusun kalabalıklığına oranla çok düşük düzey­de kalmaktadır. Radyoda bu tür ürünlerin yayınları için ayrılan zaman da olduk­ça kısıtlıdır. Akbank, İş Bankası, Ziraat Bankası gibi bazı bankaların da radyo­da çocuk programı hazırlamak ya da çocuk filmi hazırlatmak veya dışarıdan film getirmek için büyük çabalar göstermiş olduğu bilinmektedir.

Radyo, gerek yalnızca sesli olması, gerekse hazırlanan programların azlı­ğı ve teknik olanaksızlıklar nedeniyle çocuklara yeterince ulaşamaması gibi nedenlerden dolayı çocuklar üzerinde diğer kitle iletişim araçları kadar etkili olamamıştır. Yurt dışında, çocukların kendilerinin doğrudan yayma katıldığı ve program yapımında, sunumunda öncelikli rol aldığı yerel radyo istasyonların:" benzerlerinin ülkemizde kurulabilmesi durumunda radyonun diğer kitle iletişim araçları karşısındaki konumunun ne olacağı tam olarak kestirilememektedir. Ancak, ülkemizde hem bunu karşılayabilecek bir altyapı hem de bunu üstlenebi­lecek girişimciler olmadığından radyoda çocuk yayınları çok uzun bir döner. İhmal edilmiş ve yalnızca "Çocuk Saati" programları ile kısıtlı kalmıştır.

Benzer biçimde, teknik olanaklar ya da yeterli yapım malzemesi olmadı­ğından bir zamanlar çokça üretilen çocuk plakları, şarkılar ya da masallar içeren plaklar ve kasetlerin üretimi, günümüz ekonomik şartları içinde neredeyse sıfır­lanmış düzeydedir. Bunların yerini hem görsel hem de işitsel olanaklar sunar, video kasetler, bilgisayar CD'leri almıştır.

Radyoda Çocuklara yönelik yayınların yüzdesi çok düşüktür. Aslında ge­niş bir çocuk varlığına sahip olan Türkiye bakımından çocuklar için radyo ve televizyondan yapılan yayınların azlığı üzücüdür. Radyoda çocuklara yönelik yayınlar bakımından TRT l'deki programların oranı 1976'da %2 iken, 1977'dr % 2.8'e, TRT II'de % 0.9'dan % l'e çıkabilmiştir. Gençlik yayınlarına ise an­cak TRT IFde 1977'de kuşak yayınlarında % 0.7'lik yer verilmiştir. Bu yayın­larla TRT okul öncesi çocuklarına masal, okul çağı çocuklarına çocuk saati, ço­cuk oyunları, çocuk tiyatrosu ile gençlere yönelik gençlik saati ile hizmet götür­meğe çalışmıştır. Radyoda çocuklara yönelik olarak hazırlanan yayınlar genellikle yerli yapımdır. Ayrıca TRT radyo aracılığı ile Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yaparak Okul Radyosu adı altında ilkokul, ortaokul, lise düzeyinde, okul öğretim programına ilişkin konularda eğitici yayınlan da gündeme getirmiştir.

Özetle, radyonun çocuklara yönelik bir iletişim aracı olarak hemen hiç görülmediği, bu yüzden radyo yayınlarında çocuklara yönelik yayınlara bir ağır­lık verilmesinin de söz konusu olmadığı ortadadır. Genelde, radyo açısındır ülkemizde dinleyici kitlesini çocuklar ve yetişkinlerden çok genç insanlar oluş ırmaktadır. Tamamen söze ve işitmeye dayalı bir araç olarak radyonun soyut düşünceyi televizyondan daha iyi aktarabildiği düşünülebilir. Ancak, çocukla­rın öncelikle somut düşünceye alışmaları, daha sonra soyut düşünce sistemine uyum sağlamaları gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, radyo, çocuklar açısın­dan ilginç ve uygun bir iletişim aracı değildir. Bu yüzden de çoğunda çocukları hedefleyen programlar yoktur, ya da oldukça sınırlıdır. Çocuklar açısından baktı­ğımızda da radyonun çocuklara yabancı bir iletişim aracı olduğu görülmektedir.

Çilenti, yalnızca kulağı etkilediği için radyonun eğitime yapabileceği kat­anın çok sınırlı olduğunu söylemektedir. Ona göre fikir, bilgi, duygu, tutum ve becerilerin yalnızca sesli semboller kullanılarak gerçeğe tam anlamıyla uy­gun bir biçimde açıklanabilmesi olanaksızdır. Radyo, Televizyon ve Çocuklarla ilgili Araştırma Sonuçlarından Bazı Örnekler veren Çilenti'ye göre radyonun çocuk programlarında etkin olabilmesi için şu özellikler önemlidir.

  • Radyo ile eğitim programlarında programın etkili olmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri ses efektleridir.
  • Radyo ile eğitim programlarının anlaşılmasında, programı izlemeden önce ve izledikten sonra öğrencilere yaptırılacak etkinlikler çok önem­lidir.
  • · Bir radyo ile eğitim programının nasıl dinleneceği çocuğa önceden öğretilmişse, o program daha iyi öğrenilmektedir.
  • · A) 6-9 yaşlarındaki çocuklar,

Çok hareketli, radyo programlarından hoşlanırlar.

Maceralı, kavgalı dövüşlü radyo programlarını diğerlerinden daha iyi anımsarlar.

B)Kendilerini radyo oyunlarındaki kahramanlarla özdeşleştiren ço­cuklar, özdeşleştirmeyenlere oranla oyunla ilgili daha fazla ayrıntı anımsarlar.

C)Yayından sonra üzerinde tartışma yapılan radyo programları ço­cuklar tarafından daha az unutulmaktadır.

  • · 14 yaşındaki çocuklar

Komik ve esprili radyo programlarıyla hafif müzik programlarını diğerlerine tercih etmektedirler.

Radyo programları arasında en az hoşlanılanlar, konuşma, klasik müzik, tarih ve olgularla ilgili programlardır.

  • · 6-14 yaşlarındaki çocuklar açısından
    • · Radyo programlarındaki yaşlarına uygun öyküleri anlayabilmek­tedirler.

Radyo programlarını izleyen etkinlikler yaparlarsa programların konularını daha iyi anımsayabilmektedirler.

  • · Çocuklar için hazırlanan radyo programlarının özellikleri şu şekilde sı­ralanabilir.

Kısa olmalıdır. Programların ilk 4 dakikasının ötesindeki önemli noktalar, hemen unutulur.

Genel öğütleri kapsayan programlar çabuk unutulmaktadır, somut fikirler verenler ise güç unutulmaktadır.

Programlar, dinleyicilere doğrudan doğruya hitap ediyorsa daha iyi öğrenilmektedirler.

  • · İlkokul çocuklarının sesleri ve sözcükleri dinleme ve algılama yetenek­leri radyo dinledikçe yavaş yavaş ve devamlı olarak gelişmektedir.

Günümüzde, en azından ülkemizde, radyonun interaktif bir biçimde ço­cuklar açısından kullanımı şansı kaçırılmış görünmektedir. Bu olanak daha çok televizyon ve bilgisayara doğru kaymış olduğundan çocukların radyoyu kendile­rine yönelik bir iletişim ortamı olarak görmedikleri, ancak, müzik dinlemek amacı ile sevilen şarkılar çaldığı zaman gündeme gelen mekanik bir araç olarak gördükleri düşünülebilir. Çocuk ve radyo iletişiminin, genelde anlamlandıramadığı görüntülerle dolu da olsa günümüz çocuğu açısından çocuk ve televizyon ilişkisine dönüştüğünü belirtmek gerekiyor. Çocuğun, dinleme becerisini günü­müzde radyodan çok televizyonu dinleyerek geliştirdiği, dil kullanımı açısından da çocuk açısından bunun son derece önemli bir veri girdisi oluşturduğu çeşitli çalışmalarla belirlenmiş durumdadır. Çocuk gerek görüntülü olduğu için, gerek­se renklerin cazibesine kolaylıkla kapıldığı için kendini televizyon ortamına daha çabuk verebilmekte, radyo ise günümüz çocukları için sıkıcı gelmektedir. Yine de radyo dinleme alışkanlığının ortaokul düzeyindeki çocuklarda daha fazla geliştiği ve yerleştiği de dikkati çekmektedir. Arkadaş gruplarının canlılık kazandığı, belli bir müzik zevkinin oluştuğu bu dönemde radyo gerek arkadaşlar arasındaki sohbet konularından biri olarak gerekse bir ders çalışma arkadaşı olarak çocuğun dünyasına girebilmektedir. Daha ileri yaşlarda, 18 yaş altı genç­lerin ve çocukların radyo programlarının etkileşimli bölümlerine gerek sohbet etmek için, gerek arkadaşlarına selam göndermek gerekse dertleşmek için tele­fonla katılmaları özellikle son zamanlarda daha sık söz konusu olmakta, katı­lımcıların yalnızca Ankara İstanbul gibi büyük şehirlerden değil, ülkemizin genelinden olması da ayrıca dikkati çekmektedir. Bu tür katılımcıların hem ciddi, sosyal, politik ve ekonomik konuların tartışıldığı, hem duygusal sorunla­rın dile getirildiği hem de müzik istek parçalarının yer aldığı müzik ve eğlence programlara katıldığı düşünüldüğünde, radyonun belli bir kesim için halen önemli işlevler yüklenmekte olduğu gerçeği ile karşılaşılmaktadır.

Kaynak Nilüfer Pembecioğlu İletişim Ve Çocuk