Kanser Bireyi Ruhsal Ve Toplumsal Açıdan Nasıl Etkiler

kanser antalya psikiyatristÖzellikle kanserin vücudun başka bölgelerine yayıldığı hastalarda intihar düşüncelerinin yaygınlığı artmaktadır.Kanser hastalığının yol açtığı strese verilen cevap, sergilenen uyum çabaları bireyin özellikleri..>

Özellikle kanserin vücudun başka bölgelerine yayıldığı hastalarda intihar düşüncelerinin yaygınlığı artmaktadır.Kanser hastalığının yol açtığı strese verilen cevap, sergilenen uyum çabaları bireyin özellikleri, hastalığın özellikleri ve çevresel etkenlere doğrudan bağlıdır. Yaş, cinsiyet, eğitim durumu, kişilik yapısı, kanserin türü, evresi ve diğer özellikleri, bireyin sosyodemografik özellikleri (iş, evlilik, hayat şartları, sosyal güvenlik vs), sosyal destek ağının durumu, hastalığın bu değişkenler üzerinde meydana getirdiği tahribat gibi etkenlerin tümü ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasında rolü olan değişkenlerdir. Hastalık bireyin yaşadığı çok önemli bir krizdir. Kanser bir stres etkeni olarak kriz oluşturur. Temel süreç dengenin bozulmasıdır, Bozulan fiziksel denge ruhsal dengenin de giderek bozulmasına yol açar. Strese karşı hem zihinsel hem de fizyolojik tepkiler oluşmaya başlar. Bunun toplumsal ve kişiler arası düzeyde yansımaları olur. Bu süreç bir ruhsal bozukluk oluş na dek ilerleyebilir. Kriz, üç ayrı aşamada kendini gösterir. Bunun ilki tanı konma evresidir, Ikinci krız ise, hastalığın yineleme döneminde ortaya çıkar. Üçüncü kriz de durumun kötüleşmesi ile birlikte yeni tedavi gereksinimlerin ortaya çıktığı dönemlerde yaşanır. Sık görülen tepkiler; yas tepkisi, yalnızlık, uyum güçlüğü, depresif belirtiler, bunaltı, öfke, inkar, bağımlılık, suçluluk, düşmanca davranışlarda artma, yansıra, saldırganlık içeren bir direnç durumu ve güçsüzlük olmaktadır. Hastaların ve ailelerin sık olarak karşılaştığı durumlar ruhsal tepkilerin gelişimine katkıda bulunur. Özellikle gelecek ile ilgili belirsizlik ve kuşku, hastalığı anlamlandırrmada yaşanan güçlükler, yaşamı bedeni üzerindeki denetimi kaybedeceği inancı, yetersizlik ve başarısızlık duygusu, kanserli bir hasta olarak damgalanma korkusu ve son olarak da hastalığını yakınlarından çevresinden sürekli gizleme çabası önemli etkilerde bulunmaktadır. Kansere uyumda beş evreden sözetmek olanaklıdır, inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme, Sıklıkla ilk aşama şok, inanmama ve inkardır. Ardından kaygı, panik duygusu ve çaresizlik meydana getirin. Bunu kızgınlık ve depresyon izler. Kabullenme ile sonlanır. Oluşan kriz şok, tepki, direnme ve uyum sürecini içerir. Her bir aşamada hastaya yönelik sergilenen tutum önemlidir. Umut aşılayıcı yaklaşım, hastayı dinleme, anlaması ve kendi ifadesine zaman tanıma, destek sitemlerini çalıştırma, yaşadığı kaygı, bedene yabancılaşma duyguları ile başa çıkmasını ayırt etme önemlidir. Uyum sürecinde birey kendini, yaşamını ve geleceğini

yeniden gözden geçirir, yeniden değerlendirir,isteklerini ve olanaklarını gözden geçirir ve yaşam planı oluşturur.Hastalıkla hesaplaşır,yaşamı sorgular ve bir yön çizer.kanser hastalarında gözlenen ruhsal bozuklukların yaygınlığını göz ardı edilmeyecek kadar yüksek olduğu belirtilmektedir. Yapılan araştırmalarda kanser hastalarının % 47'sinde değişik düzeyde ruhsal bozuklukların ortaya çıktığı görülmüştür. Bu hastalıkların başında depresyon ve anksiyete belirtilerinin sık olarak yer aldığı uyum bozuklukları ve depresyon gelmektedir. Kanser hastalarında anksiyete çok yaygındır. Bu kaygı hastalığın ya da tedavinin korkutucu yanlarından kaynaklanabilir, var olan hastalığın bir belirtisi olarak görülebilir ya da tedavinin, kullanılan ilaçların yarattığı bir istenmeyen durum olabilir.

Ya da bireyde daha önce var olan anksiyete bozukluğu kanser süreci ile birlikte alevlenebilir. Depresyonun karnser hastalarında görülme %5-60 arasında erişmektedir. 'Mide bağırsak sistemi ve beyin tümörlerinde daha sık ortaya çıkmaktadır. Özellikle kanserin ileri evrelerinde depresyon daha sık ortaya çıkmaktadır.

Kanserli hastalarda bazı belirtiler depesyon habercisi olabilir. Bunlar aşırı bağımlılık Öfke ,Sosyal çekilmedir. Örneğin; göz ilişkisnden kaçınma, çaresizlik, umutsuzluk ,aşırı ağrı yakınmalarıy tedaviye uyumsuzluk gibi belirtilerdir. Ailede ve kendisinde ruhsal hastalık hikayesin olması ,ailesel ve sosyal destek sistemlerinin yetersizliği hastalığın ileri dönemlerinde olma, ağrının varlığı ve kontrol edilememesi depresyonun ortaya çıkması açısından en önemli risk etkenleridir.

Uzm. Dr. Şeref Özer Türk Psikiyatri Derneği Başkanı KAYNAK:MEDİKAL + PLUS SAYI:87