Seperasyon Anksiyete Bozukluğu

Anne Baba Yanımdan Ayrılmayın

Çocukluk döneminde aşırı bağlanılmış anne, baba ya da yakın kişilerden ayrılamayan kişilerin, bu tavırlarının aşırı bir boyuta taşındığı durumlarda seperasyon anksiyetesi söz konusudur. Tedavisine ağırlık verilmeli, bireyin yaşam kalitesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

Seperasyon anksiyetesi bozukluğu, çocukların ailede çok bağlandıkları kişilerden, özellikle de annelerinden uzak olmak istememelerine dayanan, psikiyatrik bir sor undur. On sekiz yaş öncesinde başlayan bozuklukta, evden ya da evdeki kişilerden ayrılma ya da bunu bekleme durumunda hissedilen yoğun bir kaygı vardır. Çocuğun normal gelişiminde genellikle 1 yaş civarında görülen bu durum, azalarak 4-5 yaşa dek sürebilmektedir. Çocuk bu yaş dönemin i geçmesine karşın ayrılığa 1 yaşındaki kadar tepki gösteriyorsa ya da daha önce bu korkuları atlatmışken, tekrar ayrılık kaygıları başlamışsa, bu rahatsızlık akla gelir.

Teşhis için belirtilerin en az bir ay süre ile mevcut olması gereklidir. Genellikle dört yaş öncesi gözlenmemektedir. Çocuklarda sosyal sorunlara, eğitim dönem inde ulaşılabilecek düzeylere ulaşamam a, gelişimsel olarak sağlanması gereken otonomi (tek başına kendi kararlarını vererek uygulayabilme yetisi( ve becerilere sahip olamama sonucunda, sosyal beceri isteksizlikleri ve yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır. Ayrılık kaygısı 18-30 aylık çocuklarda norm al olarak görülebilen bir durumdur. Bu durum bulunduğu yerden farklı bir yerleşim yerine götürülen kişilerde (hastaneye yatırıl anlar, yatılı okula ya da askere gönderilenler, göç ya da iltica edenlerde) normal olar ak yaşanabilir. Ayrılık kaygısı, uyku bozuklukları ya da okuldan kaçma gibi durumlarla kendini gösterebilmektedir. Bu bozukluğu olan çocuklar ailelerini kaygılarına karşı güven sağlayıcı ya da koruyucu olarak görmektedirler. Kişiler kafalarında ailelerinin ölümlerinin korkuları ile yaşam aktadırlar.

Bu nedenle ebeveynlerinden ayrılamamakta, kabuslar görmekte, okula devam edememekte, okula gidileceği günlerde baş ağrıları ya da karın ağrıları gibi başka vücutsal belirtiler göstermekte, öğretmenlerinden korktuklarını iddia ederek yakınmakta, uykudan kaçınmakta, tek başlarına kalmak istememektedirler. Bu korkular, aynı zamanda yaralanmak, kaçırılmak hatta öldürülmek şeklinde de var olabilir. Kendi başına (otonom( davranamam a, arkadaşlarıyla bir arada olamama, tatil kampları ya da yaz okullarına gidememe ve kendi yatağında yatamamaya sebep olabil ir. Bu durumdaki çocukların % 90 kadarında başka kaygı ya da duygu-durum bozuklukları bulunabilmektedir. Bu çocuklarda belirli yerlerde güvenli-güvensiz ayrımı bulunmaktadır, Örneğin çocuk evinden 1-2 sokak uzağa gidebilirken, daha uzağa gidemez ya da okul bahçesine dek gidebilirken, binadan içeri giremez. Bu çocukların %75’inde okula devam sorunları yaşanmaktadır. Okula devam sorunları olan çocukların ise %50-80’inde bu bozukluk saptanmıştır. Kızlarda erkeklere göre 2 kat daha sık olarak gözlenmektedir.

Kişilerin ailelerinde de bu bozukluğa rastlanabilmektedir. Çocukların yarısından çoğunun ebeveynlerinde bir kaygı ya da duygu-dur um bozukluğu bulunabilmektedir. Alkolizm ve agorafobinin eşlik ettiği panik bozukluğun bulunduğu ailelerin çocuklarında daha sık olarak gözlenmektedir. Cinsel ya da fiziksel travmalar yaşayarak ‘travma sonrası stres bozukluğu” teşhisi alan çocukların yarısında da bu bozukluğa rastlanmıştır. Uzun süreli olarak gözlenen bu bozuklukta ayrılıklar, hastalıklar, ölümler, başka yere taşınmalar ve doğal afetler sonrasında artışlar görülebilmektedir. Yakınmalar herhangi bir uzun süreli başka hastalık sırasında artabilmektedir. İleri yaşlarda intihar eğilimleri yaşıtlarına göre daha yüksektir. Agorafobili panik bozukluğu olanların çocukluk öyküleri incelendiğinde, ayrılma kaygısı bozukluğu yaşayabildikleri belirlenmiştir. Erişkinliğe ulaşt ıklarında uzun süreli işsizlik riski ile karşılaşabilmektedirler. Okula devam sorunları olabildiği gibi, işe devam sorunları da olabilir ve sık iş değiştirebilirler.

Tedavi
Eğer ebeveyn bir kaygı ya da duygu-durum bozukluğu nedeniyle kendi kaygıları ile çocuktan ayrılamıyorsa, ebeveyn de tedavi görmelidir. Kişinin bilişsel ve davranışçı terapilerle ele alınması, uygunsuz düşünce şemalarının ele alınması gerekir. Tedavide kaygıya yönelik ilaç tedavisi de uygulanır.

Popüler Psikiyatri