Alzheımer Hastalığı

alzaymır antalya psikiyatriToplumda yaşlılara ve yaşlanmaya yönelik ayrımcı yaklaşım ve düşünceler gittikçe artıyor. 'Elden ayaktan düşmek' deyimi, giderek daha korkutucuolmaya başlayan çağımızın 'yaşam Kavgası'nda bütün silahlarından mahrum olmak anlamına geliyor. Yaşlandığı halde başarıyla iş yaşamını sürdürenler olduğu...>

Toplumda yaşlılara ve yaşlanmaya yönelik ayrımcı yaklaşım ve düşünceler gittikçe artıyor. 'Elden ayaktan düşmek' deyimi, giderek daha korkutucuolmaya başlayan çağımızın 'yaşam Kavgası'nda bütün silahlarından mahrum olmak anlamına geliyor. Yaşlandığı halde başarıyla iş yaşamını sürdürenler olduğu gibi yaşlılığın kimi duraklatıcı kimi yıkıcı etkilerinden olumsuz etkilenenler de var. En çok korkulan ise bunama. Bu sayımızda son yıllarda rastlanma sıklığı giderek artan Alzheimer'i tanıyalım dedik.

25 yaşını geçmiş olanların pek azı yaşlanacakları yıllara umutla bakar.20 yaşındakiler, otuzlu yaşlardan ürküntü duyar, otuzlu yaşlarda bulun anlar ise kırkıncı yaşı orta yaşlılığın başlangıcı sayarlar. Sağlıklı etkin bir tenis oyuncusu da yarı şaka yarı ciddi "50, yaşlılığın başlangıcı" demişti, '65 ise sonun başlangıcı. 65 yaşımızı geçince artık önemli olan daha ne kadar dayanabileceğimiz, ne zamana kadar telefon numaramızı ve adresimizi anımsayan ileceğimiz, çişimizi tutabileceğimizdir." Birçok kişi 75 yaşındakilerin mesleklerini ve işlerini yürütebilecekleri, çeşitli meraklarını sürdürebilecekleri düşüncesini yadırgar. Kuşkusuz yaşlanma birçok bakımdan bozulma ve kayıp getirir.

19. yüzyılda insanlar 40-50 yaşlarını göremeden hayatlarının sonuna gelirken çağımızda 80-90 yaşlarına kadar yaşayabilmektedir. Tıbbın gelişmesi insanların hastalıkları ile birlikte uzun yıllar yaşamalarına olanak vermektedir. İleri yaşlar a ulaşan insanların en çok korktukları kelime sanırım bunamadır. Fransa'da 35 yaşlarındaki kadınlarda yapılan bir ankete göre ileri yaşlarda en çok korktukları rahatsızlığın Alzheimer hastalığı olduğu saptanmış. Peki, bu kadar korkulan Alzheimer hastalığı nasıl bir durum? Kısaca inceleyelim. Alzheimer hastalığı, bunama deyince akla ilk gelen hastalıktır. Son 10 yılda tıp alanında adı sık sık geçmeye başlayan Alzheimer, gelecekte daha da yoğun olarak karşımıza çıkacak gibi gözükmektedir.

DÖRDÜNCÜ ÖLÜM NEDENİ

Alzheimer hastalığı ilk olarak 1907 yılında Dr. Alzheimer adlı bir psikiyatr tarafından tanımlanmıştır. Bu yeni hastalığın belirtileri üzerinde durduğu ilk hastası 51 yaşlarında bir kadındı. Hastalık ilerledikçe nesnelerin adını okuyamama, yazamama, anımsayamam a gibi olumsuz belirtileri içeren yaygın bir düşünsel hastalık haline geldi. Dört buçuk yıl süren zihinsel ve fiziksel bir çöküş sonucunda hasta öldü. Tüm bunama olaylarının %50-60 kadarı Alzheimer hastalığına bağlıdır. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri'nde 65 yaşın üstündeki 32 milyonu aşkın nüfusun %5'lik kısmı Alzheimer hastasıdır. 75 yaşın üzerindeki grupta ise bu oran %10-15'e çıkmaktadır. Bu hastalık bakımından yaşlanma en büyük risk etkenidir. Nitekim 65-70 arası yaş grubunun sadece %l'i Alzheimer hastası iken, bu oran 85 yaş üzerindeki grupta %25'e ve belki de daha yukarılara çıkmaktadır. Ölüm nedeni ölüm belgelerine doğru olarak yazılsaydı, Alzheimer hastalığı yaşlı erişkinlerin ölüm nedenleri arasında dördüncü sırayı alırdı.

KLİNİK SEYİR

Alzheimer hastalığının sayısız klinik özelliği vardır. Hastalıkta başlangıç belirtileri, demansın (bunama) ilerleme hızı, hastalığın başlangıç yaşı, süresi, davranışsal ve motor komplikasyonlar ile aile öyküsü gibi eşlik eden nitelikler, hastalar arasında büyük farklılıklar gösterebilir. Ancak çekirdek belirtiler tüm hastalarda izlenir ve genellikle AH tanısı için yeterli olmaktadır. Bu çekirdek özellikler demansın sinsi başlaması, ilerleyici kognitif (bilişsel) yıkım, bellek bozukluğu ve işlevsel yetilerde azalmadır.

Hastalıkta başlangıç semptomları genellikle sinsi biçimde başlar ve sıklıkla hastalığın başlangıç zamanı kesin bir biçimde söylenmez. Hekime başvurmadan önce belirsiz bir kognitif bozukluk yıllarca ilerler. Erken evrede en önemli özellik bellek bozukluğudur. Unutkanlık, kendisine sorulan soruların ve konuşulanların tekrarlanması, eşyaların bulunamaması ya da yanlış yerlere konulması (buzdolabına konulan terlik gibi) ve konuşmaların hatırlanmaması şeklinde kendini gösterir. Yeni öğrenilen bilgilerin kaydedilmesi ve geri çağrılması güçleşmiştir.

Dolayısıyla kişi yeni tanıştığı kişilerin ismini kaydedemez. Buna karşılık geçmişteki edinilmiş bilgiler kolaylıkla hatırlanabilir. Unutkanlık arttıkça diğer kognitif etkinliklerde bozulma belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Hafif mekan ve zam an yönelimi kusuru genellikle vardır ve hasta iyi bildiği yerleri bulmak için bile güçlük çekmekte, tarihi söyleyebilmek için hatırlatmalara ihtiyaç duymaktadır. Muhakeme etme ve problem çözme yeteneği de bozulmuştur. Hasta motorlu taşıt kullanma, banka hesaplarını düzenleme, alet kullanma gibi günlük etkinliklerde giderek zorlanmaya başlar. Uygunsuz kararlar alabilir. Dil bozuklukları, kelime bulma güçlüğü, duraklayarak konuşma, yazılı ifadenin azalmasını içerir. Girişkenliğin azalması ve ilgisizlik gibi kişilik değişiklikleri sıklıkla görülür ve bazen bunlar hastalığın ilk habercilerindendir.

Kişi daha sakin ya da durgun olmuştur. Hastalığın başlangıcından tipik olarak 4 - 7 yıl sonra hasta orta evreye ilerler ve gider ek artan bir şekilde başkalarına bağımlı hale gelir. Yeni öğrenilen bilgi hızla unutulmaktadır. Eski olayları hatırlasa da sıklıkla kusurlar saptanır. Yıllar önce ölmüş birisinden hala yaşıyormuş ve onunla görüşüyormuş şeklinde bahsedebilir. Yakınlarını tanımayabilir. İyi bildiği çevrelerde hile kaybolabilir. Muhakeme etme ve problem çözme belirgin biçimde bozulmuştur. Araba kullanma ve diğer karmaşık etkinlikler terk edilmiştir. Kendine bakımları azalmıştır. Yönlendirilmeksizin temiz şekilde bulaşık yıkamak, kıyafet değiştirmek gibi basit işler dahi başarılamaz. Tamamlanamayan ve boşluklar içeren cümlelerle konuşur. Yazılı ve sözel dilin anlaşılması zorlanır. Her hatada olmasa da yıkıcı davranışlar ortaya çıkabilir. Ajitasyon, huzursuzluk (yerinde duramama), uyku bozuklukları, sözel ve fiziki saldırganlıklar, aşırı şüphecilik, hezeyan ve halüsinasyonlar gibi davranışlar nedeniyle hastayı bir kuruma yatırmak gerekebilir.

DEMANS FİZİKSEL SAĞLIĞI DA BOZUYOR

Geç dönemde ise hasta, neredeyse en temel işlevlerde bile tamamen bakıcısına bağımlı hale gelir. Eşi ve çocuklarını dahi tanımayabilir, bellek bozuklukları en üst safhadadır. Konuşma kısa cümlelerle olmaktadır, anlama da basit sözcüklerle sınırlı kalır. Bu evrede sorun yaratan davranışlar görülse de hastanın kişiliğinin tüm özellikleri gibi er geç kaybolur. Bu dönemde ayrıca nörolojik bozukluklar ortaya çıkar, yürüme bozuklukları, epileptik nöbetler, düşmeler gibi motor komplikasyonların yanı sıra üriner ve fevat invantırans mevcuttur.

Son evrede hasta tamamen yatağa bağımlı ve hiçbir şeyi anlamaz durumdadır. Yemek yeme güçlüğü ve kilo kaybı sıktır. Ölüm sıklıkla pulmaner emboli, pnomoni, urasepsis, aspırayan veya beslenememe gibi uzun süre yatağa bağımlı olmaktan ötürü ortaya çıkan komplikasyonlar nedeniyle olur. Seyir oldukça farklılık göstermesine rağmen Alzheimer hastalığında, hastalığın başlangıcından ölüme kadar geçen süre 9-10 yıl arasındadır. İleri yaş ve demansın ağırlığı sağlık halini olumsuz etkiler.

Yaşlılık döneminde sıklıkla ortaya çıkan Alzheimer hastalığı 8-10 yıl gibi sürmekte, hasta ve ailesi için yıkıcı sonuçlara yol açmaktadır. Tedavide hasta ve ailesinin yaşadığı güçlükler hafifletilmeye çalışılmaktadır. Tedavi girişimleri son yıllarda gelişilmiş ülkelerde üzerinde en çok araştırma yapılan konulardan biridir. Tedavi konusunu ayrı bir sayıda ele almak dileğiyle, sağlıkla kalır

Popüler Psikiyatri Mart – Nisan 2003 Sayı : 12 / Uzm. Dr. Emre Kızıltan